Skip to main content

Beton bloklar, tuğlalar, kaldırım taşları ve bordürler gibi atık yapı malzemelerini ileri dönüşüm ile kent hayatına tekrar kazandıran Stacked Street, Eindhoven’ın şehir dokusuna yeni bir kimlik kazandırıyor.

Gilmore Girls izleyicileri Rory’nin ilk makalesini mutlaka hatırlayacaktır. Okul gazetesinde yeni otoparkın döşeme taşları üzerine yazdığı makale, yetenekli ellerinde herkes tarafından takdir gören bir yazıya dönüşmüştü. Rory’nin değişen döşeme taşlarını kelimeleriyle dönüştürmesi gibi, Yuval Harel ve Leopold Inkapööl de sokağa ait atık yapı malzemelerini yaratıcılıklarıyla tekrar hayat veriyor.

Yığılmış taşları estetik ve kullanışlı hale getirmek

Bir çatıdan düşmüş tuğla, üzerinde yürünmekten aşınmış ve yerinden oynamış bir kaldırım taşı, gücü yetmeyenlerin kaldıramadığı bir beton blok nasıl tekrardan işlevselleştirilebilir? İşte Stacked Street projesi bunun peşine düşüyor ve şehirlerimizi dönüştürmek için ekstra bir malzemeye değil, sadece farkındalığımızın artmasına ihtiyacımız olduğunu hatırlatıyor. Renkli tutkallarla yapıştırılmış taş tabureler ya da yeşilliklerin üzerinde uzanan şezlonglar gibi eğlenceli tasarımlar ile kamusal alanın kime ait olduğu ve nasıl değerlendirilmesi gerektiğini gözler önüne seriyor.

Ufak dokunuşlarla güneşlenme kavramını zaman ve mekandan koparmak…
Kaynak: designboom

Kaynak: designboom

Kaynak: designboom

Kaynak: designboom

“Şehirden alıyoruz ve ona geri veriyoruz”

Her ne kadar son yıllarda mahalle arası oyun kültürü sekteye uğrasa da, hâlâ sokaklar en çok çocuklara ait. Aslında kent aidiyetinden bahsederken peşinde olduğumuz şey de bu. Çocukken koştuğumuz sokaklar ile kurduğumuz bağı, yetişkinliğimizde yürüdüğümüz yollarda tekrar inşa edebilmek.

Üretenlerin, onaranların, paylaşanların ve hackleyenlerin ortak idealini Yuval Harel şöyle ifade ediyor:

“Hızlı yöntemlerle ve kolay araçlarla malzemeleri yeniden düzenliyoruz ve başka bir şeye dönüştürüyoruz. Bu tasarımlar; yerinde planlandı, mekana göre yapıldı ve elde edebildiklerimizle ve ondan yaratabildiklerimizle yapıldılar. Şehirden alıyoruz ve ona geri veriyoruz.” 

Harel’in ifadelerinden de anladığımız üzere aslında sakinler kente göre değil, kent sakinlere göre şekillenmeli. Çevre ile iletişim kurabilmenin en içsel ve en keyifli yolu bu. Yine çocukluğumuzdan yola çıkarak, elimizin dokunduğu her nesneyi bir keyif unsuru haline getirmek aidiyetin bir numaralı gerekliliklerinden.

Sokak taşlarını ileri dönüşüm ile eğlenceye çevirme arzumuzun çıkış noktası sokak oyunları.
Kaynak: Batman Burada Blog

Modern hayatın içinde yorulup dinlenmeye ihtiyaç duyduğumuz anlar için de daha sakin kent iyileştirmelerini tercih ediyoruz. Tabii yine taşları üst üste koyarak!
Kaynak: designboom