Skip to main content

Yıllardır doğanın bize sunduğu her şeyi kendi lehimize çevirmek için uğraşıyoruz. Oysa insanın dünyadaki konumu, içine doğduğu doğayı kendi çıkarları uğruna dönüştürmekten çok daha fazlası olmalı. Bu amaca giden yol, filozoflar için de büyük bir gizem kaynağı olan doğa-insan ilişkisini bir rekabetten ziyade birbirini besleyen iki kol olarak görmekten geçiyor. Bugün döngüsel ekonomi, dünyanın insanlığın refahı için istismar edilmediği hatta eylemlerimiz ile yaralarının sarıldığı alternatif bir geleceğin anahtarı olarak görülüyor.

Döngüsel Ekonomi Nedir?

SKD Türkiye’ye göre döngüsel ekonomi, bir üretim sisteminde oluşan her atığın tekrar değerlendirildiği, bu sayede ham madde maliyetinin minimize edildiği, kaynak verimliliğinin ve çevresel faydanın ise maksimumda tutulduğu, sürdürülebilirlik ve inovasyon tabanlı yeni bir üretim modeli olarak tanımlanıyor.

Lineer ekonomi modelinin temeli “Al-kullan-at” mantığına dayanıyor. Üretimden atığa keskin bir geçişin yaşandığı bu model, bugün pençesinde olduğumuz tüketim çılgınlığını besleyen ana damar olarak nitelendirilebilir. İhtiyaçlarımızı göz önünde bulundurmadan sürekli daha iyisine ve daha yenisine sahip olmak için bir şeyler satın alıyoruz. Kontrolsüz tüketimin sebep olduğu seri üretim ve doğal kaynak kullanımı, bizi geri dönülemez noktaya adım adım yaklaştırıyor. Hem işletmelere, hem topluma, hem de çevreye kattıklarıyla döngüsel ekonomi, “dönüşüm” büyüsüyle doğal kaynak tüketimini sıfırlamayı amaçlıyor.

Geri Dönülemez Sonuçlardan Geri Dönüşüme

İklim krizinin dünyanın her yerinde somut bir şekilde gözlemlenebilmesi, hükûmetleri aynı şekilde somut adımlar atmaya itti. Bugün dünyanın dört bir yanında devletler, eyaletler, şehirler geri dönüşüm odaklı planlar geliştirerek sıfır atık noktasına ulaşmayı hedefliyor. Sürdürülebilirlik hedeflerinin bürokratik düzlemde resmileşmesi, yarattığımız tahribatı onarma yolunda umut veriyor. 

Geri dönüşüm, kaynak tüketimini önlemek söz konusu olduğunda ilk akla gelen yöntemlerden biri. Özellikle yüksek kaliteli ürünlere uygulanan geri dönüşüm süreçleri, büyük oranda geri kazanım elde edilmesini sağlıyor. Döngüsel ekonomi ise önlemi baştan alarak, geri dönüşüme ihtiyaç kalmayacak bir üretim şeklini destekliyor. Sonuçta geri dönüşüm atıkların ham madde olarak kazandırılması şeklinde yürütülen bir süreç. Ürünlerin yeniden kullanıma koyulması veya uzun kullanım ömrüne sahip olmasıyla atık üretimi baştan sınırlandırılıyor.

Tüketme Kullan

Döngüsel ekonomiyi benimsemenin yolu ürünlere olan yaklaşımın değiştirilmesinden geçiyor. Bir ürünü “Satın al-tüket-atık haline getir” şeklinde değerlendirmek yerine kullanıp devredebileceğimiz bir hizmet olarak görmek döngünün bir parçası haline gelmenin ilk adımı. Yani sahip olmak yerine kiralamak veya abone olmak, kontrolsüz seri üretimin dolayısıyla da kaynak ve enerji tüketiminin azaltılmasını sağlıyor. Ayda yılda bir kez giyeceğiniz bir gece elbisesi, şehir hayatında çok ihtiyaç duymadığınız bir araba veya sürekli son modeline sahip olmak istediğiniz cep telefonu… Tüketim çılgınlığının yaşandığı her sektör, yerini alabilecek daha iyi bir alternatif için çözüm yolları sunuyor.

Toparlayacak olursak aşağıdaki maddeler döngüsel ekonominin lineer ekonomideki boşlukları onarmasında büyük rol oynuyor diyebiliriz:

  • Atık ve kirliliğe en baştan dur demek. Geri dönüşüme ihtiyaç duyana kadar, atık ve kirliliği ortadan kaldıracak modeller tasarlamak ihtiyaç duyacağımız kaynak ve enerjiyi korumamızı sağlar.
  • Ürünleri uzun süreli kullanım döngüsüne dahil etmek. Bir ürünü sahip olunacak bir değerden çok, ihtiyaç halinde kiralanabilecek bir hizmete çevirmek “tüketim” kavramını yeniden inşa edebilir.
  • Doğaya verdiğimiz hasarı onarmak. Çevreye katabileceklerimiz kadar, çevreden aldıklarımızı yerine koymak da önem arz ediyor. Toprağı ve yeşili besleyerek, doğal sistemlerin yenilenmesini hızlandırabiliriz.