Skip to main content

Hepimiz bütün bir nizam içinde, ancak bazen aksayan ayağının altına kağıt sıkıştırdığımız sıralarda eğitim gördük. Tek tip önlükler, düzenli saçlar ve tırnaklar aslında komüniteye dahil olma hissimizi çocukluktan itibaren besliyordu. Peki eğitim ve dijitalleşmenin adeta perçinlendiği günümüzde çocuklar hâlâ kendilerini oyunun bir parçası gibi hissediyor mu?

Eğitim yüz yüze gerçekleştirildiğinde bile özellikle dezavantajı olan öğrenciler için zorlayıcı bir uygulama olabiliyor. Okullar, sınıflar, sıralar, ders kitapları hatta merdivenler gibi detaylar engelli öğrenciler gibi gruplar için zorlayıcı hale gelebiliyor.

Kaynak: Pexels

Pandemi sonrası eğitimde dijital dönüşümün beklenenden daha hızlı gerçekleşmesi başta bir sorunu çözüme ulaştırmak gibi görünüyordu. Öğrencilerin fiziksel olarak okulda bulunmalarına gerek kalmadan eğitime ve materyallere erişebilmesi nasıl bir zorluk sunabilirdi ki? Aynı yanılgıya ilk uzaktan çalışmaya başladığımızda biz de düştük. Ancak ne yazık ki süreç uzadığında ve normalleştiğinde söz konusu batmayan “zorluklar” herkes için aynı seyretmiyor. Teknolojik erişilebilirlik özellikle gerekli imkânlara sahip olmaya çocukların geleceği için bir pranga.

Okulların öğrenciler için kapsayıcı ve kucaklayıcı bir ortam sunması bir yana, kriz anlarında duyulabilecek ihtiyaçları da karşılayabilecek konumda olması gerekiyor. Teknolojik erişilebilirlik sorunları için bu ihtiyaçlar bilgisayarlar, tabletler, yazılımlar, internet ve diğer dijital kaynaklar olarak sıralanıyor. Uzaktan eğitimin müdahaleye uzak yapısı önce ailelerin sonra da çocuğun eğitim sürecinden kopması ile sonuçlanabiliyor.

Türkiye internet kullanımı ve altyapı kalitesinde ne durumda?

Kaynak: Unsplash

Şu an dijital eğitim eşitsizliklerin temel sebebi altyapı sorunları. Gelişmiş ülkelerde internete erişim rakamları yüksek oranlarda seyrederken, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu oranların beklenenin de altında olduğunu görüyoruz. 

We Are Social ve Hootsuite ortak çalışması sonucu yayınlanan Dijital 2021 raporu ise pandemi sonrası rakamlarını karşımıza getirerek fikirlerimizi derinleştirmemize yardımcı oldu. 16-64 yaş aralığının 2020 verilerini derleyen raporun öne çıkan noktalarına göz atalım.

  • Dünyadaki internet kullanıcılarının sayısı dünya nüfusunun %59.5’ine tekabül ediyor. (4,66 milyar)
  • İnternet erişiminin %92.6’sı telefonlar ile yapılıyor.
  • İnternet kullanıcıların %63’ü interneti bilgi edinmek için kullanıyor.
  • Google, Youtube ve Facebook dünya genelinde en çok ziyaret edilen siteler. Google’ın arama motoru pazar payı %91.4. 
  • Facebook, Youtube, Whatsapp, FB Messenger ve Instagram  dünya genelinden en çok kullanılan sosyal platformlar. 
  • Türkiye’de internette geçirilen süre ortalama 7 saat 57 dakika.
  • Türkiye, 28.89 megabit ile en yavaş kablolu internet hızına sahip beş ülkeden biri. Türkiye’yi takip eden Endonezya, Fas, Kenya ve Nijerya ise listenin sonunu çekiyor.
  • Türkiye’de mobil internet hızı ise yine dünya ortalamasının altında 34.79 megabit mobil internet hızına sahip.  

Dijital eşitsizliğin önüne geçmek mümkün mü?

Dijital eşitsizliğin temellerinden biri altyapı sorunları olsa yalnız bu durumu çözüme ulaştırmak ortadan kaldırmaya yetmiyor. Teknolojik araçların verimli kullanımı ve dijital medya okuryazarlığı gibi yeterliliklerin ailelerdeki mevcudiyeti de eşitsizlikleri yenmenin önemli adımlarından. Özellikle dezavantajlı bölgelerde eğitimin öneminin idrak edilememesi, kaynak erişiminde yaşanan sıkıntı ve bir nevi ışık tutacak kimselerin yokluğu bu ihtiyaçlara dair farkındalık oluşmasını daha da zorlaştırıyor.

Önce eğitimde dijitalleşmenin artık geçici bir çözüm değil kalıcı bir süreç olduğunu kabullenmemiz gerekiyor. Milli eğitim politikalarında dijitalleşme ve dijitalleşmeye dair eğitimlerin sabit bir şekilde oturtulması, gerekli inovatif hamlelerin eğitim süreçlerine dahil edilmesi ve ailelerde buna dair bir farkındalık yaratılması öğrenciler arası dijital uçurumun bir nebze dahi olsa kapanmasına yardımcı olabilir. Hem birey bazında, hem grupsal hem de bölgesel olarak eşitsizliklerin kaldırılmasının ve eğitimin demokratikleştirilmesinin yolu yine büyük oranda eğitimden geçiyor.