Skip to main content

Guangzhou’nun Fei Arts Müzesi bahçesinde, şeffaf panellerle çevrili bir yapı yükseliyor. Görünüşte bir sera gibi duran bu yapı aslında çok daha fazlasını temsil ediyor. Your Greenhouse Is Your Kitchen Is Your Living Room adlı proje, kentsel yaşamın ortasında doğayla, üretimle ve toplulukla yeniden bağ kurmanın yeni bir yolunu sunuyor.

Bu yapının arkasında iki mimarlık ofisi bulunuyor: Office for Roundtable ve JXY Studio. Ekip, serayı sadece bitki yetiştirilen bir alan değil, aynı zamanda gıda üretimi, paylaşımı ve öğrenme için açık bir kamusal mekân olarak tasarlamış.

Bir Seradan Fazlası

Yapı, çelik bir A-çerçeve üzerine kurulmuş ve polikarbon panellerle kaplanmış. Bu sayede hem içeriye yeterli güneş ışığı giriyor hem de bitkiler için uygun bir mikro iklim oluşuyor. Marul, yeşil biber, nane, bok choy ve patates gibi sebzeler burada yetiştiriliyor. Paneller arasındaki boşluklar havalandırmayı sağlıyor ve pasif soğutma ile yapının içi konforlu bir sıcaklıkta kalıyor.

Sistemin en dikkat çekici özelliği, hareketli yan paneller. Bu paneller gergi kabloları sayesinde yukarı kaldırılabiliyor. Böylece yapı, gerektiğinde tamamen açılarak açık hava pavilyonuna dönüşüyor. Kapalı olduğunda bitkilerin yetiştiği bir sera; açıkken atölyeler, buluşmalar veya yemek etkinliklerinin düzenlendiği bir topluluk alanı haline geliyor.

Kaynak: dezeen

Topluluk Katılımı ve Günlük Kullanım

Sera, Eylül 2024’te kuruldu ve dört ay boyunca aktif olarak kullanıldı. Bu süreçte hafta sonları gıda hafızası, toprak kirliliği, şehir tarımı gibi konularda konuşmalar ve etkinlikler düzenlendi. Hafta içlerinde ise yapı, gönüllüler tarafından işletilmiş. Sulama, bakım ve hasat işleri tamamen topluluk katılımıyla yürütülmüş.

Topraktan elde edilen ürünler genellikle pişirme atölyelerinde kullanıldı. Nane ve benzeri otlar ise müze bahçesinde düzenlenen sosyal etkinliklerde içeceklere eklendi. Yani proje, yetiştirilen ürünlerin doğrudan toplulukla paylaşılabildiği bir üretim döngüsü kurdu.

Tasarımın Katkısı: Hareketli, Modüler ve Kullanıcı Dostu

Mimarlar yalnızca yapıyı değil, içindeki eşyaları da dönüştürülebilir şekilde tasarlamış. Tüm masa, tezgâh ve bitki rafları hafif, taşınabilir ve çok işlevli. Katılımcılar kendi saksılarını alıp evlerine götürebiliyor, yerine yeni tohumlar bırakabiliyor. Bu sistem, hem üretim döngüsünü sürdürmeyi hem de kullanıcılar arasında paylaşımı teşvik ediyor.

Mimar Leyuan Li, bu yaklaşımı şöyle açıklıyor:

“Tarımı bireysel bir faaliyet olmaktan çıkarıp kolektif bir sosyal deneyime dönüştürmek istedik.
Bu sera, insanların bir araya gelip üretmesini, paylaşmasını ve kentte yeni bağlar kurmasını sağlıyor.”

Kaynak: dezeen

Bir Kamusal Alan Olarak Sera

Projenin çıkış noktası, pandemi döneminde artan gıda güvensizliği ve merkezi üretim sistemlerine olan bağımlılığa bir yanıt oluşturmak. Küçük ölçekli, topluluk temelli üretimlerin önemini göstermek için tasarlanan yapı, şehir içinde tarım yapmanın mümkün olduğunu kanıtlıyor.

Sera aynı zamanda kamusal alanın da nasıl yeniden düşünülebileceğine dair bir örnek sunuyor. Kapalı bir müze mekânı yerine, açık ve katılımcı bir ortam yaratıyor. Burada toprakla uğraşmak kadar, insanlarla etkileşime geçmek de projenin parçası.

Kaynak: dezeen

Onaran Herkes İçin İlham Kaynağı

“Your Greenhouse Is Your Kitchen Is Your Living Room” projesi, tüm sürdürülebilirlik takipçilerinin değerleriyle örtüşen bir fikir ortaya koyuyor: üretim, paylaşım ve topluluk odaklı tasarım. Bu yaklaşım, kentte yaşamın sadece tüketmekle değil, birlikte üretmekle de mümkün olduğunu hatırlatıyor.

Sera, doğayla kurduğumuz ilişkiyi yeniden tanımlıyor. Bir mekânın sadece duvarlarla değil, insanların etkileşimiyle şekillendiğini gösteriyor. Kısacası bu proje, gıdayı ve üretimi kamusal yaşamın bir parçası haline getiren çağdaş bir onarım örneği olarak öne çıkıyor. Guangzhou’daki bu proje, kentsel ölçekte tarım, topluluk katılımı ve açık tasarım ilkelerini bir araya getiriyor. Bir yandan gıda üretimini şehir yaşamının içine taşıyor, diğer yandan paylaşma kültürünü destekliyor. Her gün biraz daha sanallaşan bir dünyada, insanların bir araya gelip toprağa dokunabildiği bu tür projeler, hem sosyal hem ekolojik anlamda onarıcı bir etki yaratıyor. Kentte birlikte üretmek mümkün! Yeter ki alanı paylaşmayı hatırlayalım.

Kaynak: dezeen

Kaynak: dezeen