Minimum eşya, minimum dağınıklık, minimum stres, maksimum sürdürülebilirlik.
Bugünlerde en azından ifadesel olarak minimal bir yaşam tarzına geçmek çok moda. Kent hayatının yoğunluğu ve metaya yüksek bağlılığın sıkıcı gelmeye başladığı noktada minimalizm devreye giriyor. Sürdürülebilirlik ile el ele vererek yaşamdan alacağımız hazzı artıran bu kavram aslında herkes için uygulanabilir ve kişiselleştirilebilir yöntemler içeriyor.
Minimalist yaşam nasıl sürdürülür?
Minimalizm çoğu insan tarafından “az eşya, çok huzur” benzeri bir konsept olarak değerlendiriliyor. Oysa minimalist yaşam tercihi oldukça kişisel bir kavram ve sınırları herkes için değişkenlik gösteriyor. Temelde ihtiyaç fazlası nesnelerden kurtulmak, yaşam alanında dağınıklığı azaltmak ve tüm odağı hayatımızdaki önemli olaylara kanalize etmek gibi yapıtaşlarının olduğunu söyleyebiliriz.

Kaynak: Pexels
Minimalizmi tercih etmenin pek çok sebebi olabilir. Çevrenizdeki etkilerden kurtulmak, odak noktanıza giden yolu sadeleştirmek, biraz kafa dinlemek, Instagram’da takip ettiğiniz bir influencer’a özenmek… Motivasyonunuz her ne olursa olsun, minimalizmin kişiselleştirilmeye müsait yapısı size istediğinizi sunacaktır. Çünkü temelde “sadeleşme” konsepti ile beraber ilerleyen bu akış, hayatta aslında neyin önemli olduğunu seçmemizi kolaylaştırıyor. Akabinde azaltılmış stres, az sayıda başlık için yüksek enerji ve odak, daha küçük çevresel etki, geliştirilmiş ruh sağlığı gibi detaylar da geliyor.
Odanın köşesinde duran pijamalarımızı toplamak bize nasıl huzur veriyorsa, bunu hayatın geneline yaydığımızı düşünelim…
Sürdürülebilir yaşam nasıl benimsenir?
Esasında sürdürülebilir yaşam minimalist yaşam ile büyük benzerlikler gösteriyor. Hatta minimalist yaşam için sürdürülebilir bir anlayışın alt kümesi diyebiliriz. Günün sonunda kaynakları akıllıca değerlendirmek, israfı azaltmak ve çevre ile uyum içinde yaşamak gibi dinamiklere dayanan sürdürülebilirlik de uygulanabilir ve kişiselleştirilebilir bir konsept.

Bu görsel yapay zekâ aracı Midjourney ile oluşturulmuştur.
Sürdürülebilir yaşam tarzını benimsemenin yolu çevre üzerindeki etkimizi fark etmekten geçiyor. Yaygın görülen bir davranış biçimi olan “Sadece ben dikkat etsem ne olacak?”ı bırakıp, en azından kendi içsel huzurumuz ve çevremiz üzerindeki küçük etkimiz için harekete geçmemiz gerekiyor. Bu harekete geçme yolu yeni giysiler satın alırken sürdürülebilir bir kumaş tercihinde bulunmak olabilir. Ya da enerji tasarruflu modellere yönelerek karbon ayak izimizi küçültme üzerine de olabilir. Bir sabah işe giderken eğer imkanımız varsa araba yerine bisiklet kullanmak, kısa mesafelere yürümek, toplu taşımayı bir alışkanlık haline getirmek de sürdürülebilirlik açısından fena hamle değil.
Gördüğünüz gibi basit ve küçük değişiklikler gezegen üzerinde büyük bir fark yaratmamıza önayak olabilir. Nihayetinde bunu da eylem ve seçeneklerde minimalizm gibi düşünebilir. Seçeneklerimizi azaltıyoruz çünkü daha az zararlı olanlara odaklanıyoruz. Ya da basit ve stresi azaltılmış tercihleri sona bırakarak ruhumuzu besliyoruz. Bu iki kavramın birbirine bu kadar yakın olması, dirsek temasında çalıştıklarında tam bir huzur ideali yaratmalarını sağlıyor.
Minimalizm ile daha sürdürülebilir bir hayat
Minimalizmin ana hatlarına eğildiğimizde tüketimi azaltmanın önemini görüyoruz. Aynı şekilde atıktan uzak, dünyadaki izimizi silmeye hevesli bir yaklaşım gösteren sürdürülebilirlik de tüketim konseptine aynı pencereden bakıyor. Daha az şeye sahip olmak, yenisini almak için nefsimizi köreltiyor ve günün sonunda çevre üzerindeki etkimiz azalıyor. Aynı zamanda sahip olduğumuz sayılı nesneden ömrünü tamamlayanların direkt atık olarak değerlendirilmemesi de minimalizmin sürdürülebilirliği besleyen ayaklarından. Elimizdekileri daha verimli değerlendirmemiz için bizi motive eden anlayış, atıklarımızı azaltmamıza yardımcı olabilir.

Bu görsel yapay zekâ aracı Midjourney ile oluşturulmuştur.
Eşyaya değer vermek ve eşyaya değer vermek arasında dağlar kadar fark var. Elbette fiziksel nesnelere büyük önem biçmekten bahsetmiyoruz. Ancak minimalist yaklaşımın yarattığı farkındalık sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bilmemizi sağlıyor. Daha az eşyaya sahip oluyoruz, ihtiyaçlarımızı karşılamanın daha kısıtlı yolu var. Böylece az ama öz olarak gördüğümüz şeylere apayrı bir değer biçiyoruz. Hatta kullanışsız hale geldiklerinde dahi onları bir yerde tutmak adına ileri dönüşüm gibi süreçleri benimsemeye daha yatkın oluyoruz diyebiliriz.
Bu iki önemli kavramın dirsek temasında, hatta el ele çalıştığı her senaryoda dünya daha güzel bir yer haline geliyor. Hem ruhumuzu dinlendirmek, hem gezegenimizi korumak hem de farkındalığımızı artırmak için minimalizm ve sürdürülebilirliği tek potada eritmek iyi bir tercih. Sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bilmek için gözümüzün önündekileri sadeleştirmemiz gerekiyor, yaşamanın en sürdürülebilir yolu bu.
*İçeriğin başlık görseli yapay zekâ aracı Midjourney ile oluşturulmuştur.