Skip to main content

“Doğa” kavramı sadece göz alabildiğince uzanan yeşillikleri ve gece olduğunda tüm yıldızların eksiksiz göründüğü bir hiçliği barındırmak zorunda mı?

İnsanlar doğayı düşündüklerinde el değmemişlik hissini aramaları kaçınılmaz bir olgu. Bu nedenle büyükşehirlerde haftanın bitişini kilometrelerce uzakta sakinliğin ve huzurun içinde dinlenerek geçirmeye oldukça hevesliyiz. Ancak başımızı kaldırıp baktığımızda kentlerimizin de doğadan bir parça barındırdığını fark etmek mümkün. Tek yapmamız gereken ise her nasıl yemyeşil bir dal beton bloklar ile yaşamayı öğrendiyse, aynı şekilde ilk bakışta uzak gördüğümüz bu kavrama dahil olmaya çalışmak!

Peki neredeyse evlerimizin içine kadar taşan kentsel doğa ile nasıl bütünleşebiliriz?

Topluluk bahçelerinde gönüllü olarak

Her ne kadar betonlaşma kentlerimizde yaygınlaşsa da, kent belleğinin nabzını tutan büyük bahçeler ve parklar hâlâ dimdik ayakta. Eğer yaşadığınız bölgede imkanınız varsa bir topluluk bahçesinde gönüllü olabilirsiniz. Kentsel alanlarımızı güzelleştiren çiçekler, nizami ekilmiş çimler ya da işin kirli tarafı olarak görülen toprak… Doğa ile iletişim kurmanın harika bir yolu olabilir.

Kentin mevsimlerini takip ederek

Yaşadığınız kent farklı mevsimlerde nasıl görünüyor? Farkı gözlemleyebilmek için en az iki nokta belirleyin. Örneğin balkonunuzdan görünen bir ağaç manzarası ve evinizin yakınlarında yer alan bir park olabilir. Her mevsimin belirli günlerinde birkaç dakikanızı ayırıp bu noktalarda fotoğraflar çekin. Hatta yaşadığınız deneyimi derinleştirmek adına fotoğraf çekerken çevrenizde gözlemlediğiniz detayları da not alabilirsiniz. Bu detaylar kuş cıvıltıları, taze biçilmiş çim kokusu, tomurcuklanmış çiçekler hatta rüzgar bile olabilir. Yeni bir yıla doğru yaklaşırken dört mevsimi karşılaştırmak için resim ve notlarınıza göz atabilirsiniz. Hem içinde yaşadığınız kenti hem de onun doğaya yakınsayan tarafını benimsemek için güzel bir deneyim elde edeceğinizi garanti edebiliriz. 

Ağaç dikerek

Kaynak: Pexels

Ağaç dikmek çevresel kaygılara sahip herkesin ilk adımı olarak akla gelse de tahmin edilenden daha büyük bir etkiye sahip. Bugün birçok kent ve kurumun ağaç dikmek için çeşitli girişimleri mevcut. Bu aktivitelerden birine dahil olarak yaşadığınız kente ve gezegene katkıda bulunabilir, aynı zamanda toprakla haşır neşir olmanın hazzına varabilirsiniz.

Saksı turu atarak

Çocukken balkonları ve pencereleri süsleyen saksılara bakıp çiçeklerle ilgilenmenin motivasyonunun ne olduğunu hep merak ederdim. Büyüyüp kısa bir yolda benzer saksıları görmenin beni ne kadar keyiflendirdiğini gördüğümde ise kendi sorumu kendim yanıtlamış oldum. Aynı mevsimsel farklılıkları gözlemlemek için olduğu gibi mahallenizde kısa turlar atarak zevkinize hitap eden saksıların ve balkon çiçeklerinin fotoğrafını çekebilirsiniz. Mevsimine bağlı olarak başka detaylar gözlemlemeniz de mümkün. Çiçeklerin etrafında uçuşan arı ve kelebekleri görebiliyor musunuz? Çiçekler olmaları gerektiği yere mi dikilmişler yoksa daha iyi bir alternatif olabilir miydi? Sardunyalar ve kamelyalar gibi alışılageldik türler mi gözlemliyorsunuz yoksa çok daha nadir çiçeklerle karşılaştınız mı? On dakikalık bir yürüyüş bile gündelik hayattan uzaklaşıp sorularınızı cevaplamaya yetebilir.

Bir botanik bahçesi ziyaret ederek

Evinizin yakınında ya da yaşadığınız kentin genelinde bir botanik bahçesi ya da arboretum bulmak için haritaları kontrol edebilirsiniz. İsmini kitaplardan okuduğunuz ya da yakın bir arkadaşınıza seslendiğiniz çiçekleri bulabilecek misiniz? Benim de ismim bir çiçek adı olduğu için (Kardelen) botanik bahçelerinde adımı aldığım çiçeği aramak bana büyük bir keyif veriyor. Kişisel deneyimlerime dayanarak İstanbul özelinde Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesini ziyaret etmenizi önerebilirim.

Kentin içindeki farklı habitatları karşılaştırarak

Kaynak: Unsplash

Kentsel peyzaj aynı şehirde bile büyük ölçüde değişebilir. Şehrinizde yalnızca yüksek binaların olduğu bazı yerler ve çimli veya küçük arka bahçeli evlerin olduğu başka yerler olabilir. Ağaçlık olan başka alanlar da olabilir. Şehrinizde birbirinden çok farklı iki yer seçin. Dizüstü bilgisayarınız ve kameranızla her yere her gün aynı saatte gidin. Çevrenizi gözlemleyin ve gördüklerinizin bir sürü notunu alın ve fotoğrafını çekin. Bu iki alanı karşılaştırmak için farklı sorulara başvurabilirsiniz. Bir alanda daha fazla bitki var mı? Fark ettiğiniz farklı hayvan ve bitkiler neler? İki farklı nokta farklı ya da aynı canlı türlerine ne gibi avantajlar sunuyor?

Gökyüzünü fotoğraflayarak

Kaynak: Unsplash

Her gün mümkün olduğu kadar çok gökyüzünü görebileceğiniz bir yerde bulunmak oldukça rahatlatıcı. Farklılıkları gözlemleyebilmek ve özel anların farkına varabilmek adına her gün gökyüzünün bir fotoğrafını çekin. Bulut, kuş veya benzersiz gün batımı veya gün doğumu renkleri olup olmadığının farkına böylece varabilirsiniz. Bulutların şekli neye göre değişiyor? Gerçekten havanın soğuk veya çok sıcak olduğu günlerde gökyüzü farklı mı görünüyor?

Yaprak toplayarak

Yürüyüşe çıkın ve şehrin etrafındaki farklı ağaçlardan düşen yaprakları toplayın. Onları eve geri getirin ve yapraktan ağacın türünü tanımlayıp tanımlayamayacağınıza bakın. Tanımlamaya yardımcı olması için iNaturalist gibi bir site kullanın.

Yazdığımız öneriler her ne kadar basit ve işlevsiz gibi görünse de kendi içimizdeki sürdürülebilirliği sağlamak adına güzel bir adım olabilir. Nihayetinde her an bulunduğumuz yerden uzağa giderek kafamızı boşaltmak için fırsat bulamıyoruz. Yaşadığımız çevrenin içinde ihtiyaç duyduğumuz küçük anları elde edebilmek, ait olduğumuz kent ile kuracağımız bağın güçlenmesi için de önem arz ediyor.