Geçtiğimiz pazar Fransa’nın başkenti Paris’te bir referandum gerçekleştirildi. Elektrikli scooterlar ile tamam mı, devam mı?
Yaklaşık 103.000 kişinin katılım gösterdiği oylamada sandıktan çıkan oyların %90’ından fazlası elektrikli scooterların aleyhineydi. Peki özellikle mega kentlerde ulaşım sorununa çözüm getiren mikro mobilite trendi nerede halk için bariz bir tehdit haline geldi?
Mikro mobilitenin kara günü
Elektrikli scooterların ve kaldırımların çekişmeli dansına İstanbul sokaklarından aşinayız. Sürdürülebilir ulaşım alternatifini kolayca benimseyen bir başka şehir olan Paris’te scooterların ölümlü kazalara karışması yakın zamanda halkın tepkisini çekmesine neden oldu. Can güvenliğinin dışında kaldırımlarda yaşanan kalabalığın kent hayatını sekteye uğratması referandumdan çıkan olumsuz kararın önünü açan nedenler arasına girdi.
Esasında Paris özelinde 2019 yılında elektrikli scooterlara dair çözüm getirmesi adına yasal düzenlemeler gerçekleştirilmişti. Görünür kıyafetler giyme, trafik akışına zıt araç kullanmama, hız sınırı gibi kuralları içeren yasal düzenlemeler uyulmadığında sürücülerin para cezası ödemesini mecbur kılıyordu. Buna rağmen 2021 yılında sürücülü bir elektrikli scooterın çarpması sonucu bir kadının hayatını kaybetmesi ve park edilen scooterların yarattığı güvensizlikler “Tamam mı, devam mı?” tadında bir referandumu mecbur kıldı.
Mikro mobilite ve sürdürülebilirlik
Mikro mobilite, kentsel alanda kısa mesafelerde ulaşım sağlayan, genellikle elektrikli araçlar gibi küçük taşıtların kullanılması anlamına geliyor. Bisikletler, elektrikli scooterlar, elektrikli kaykaylar, elektrikli bisikletler ve hatta elektrikli tek tekerlekli araçlar gibi çeşitli araçları bu kategoride değerlendirebiliriz. Doğru bir şekilde kullandığında söz konusu mikro mobilite araçları trafiğin yoğunluğunu azaltmaya, hava kirliliğini ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya, sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etmeye ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri oluşturmaya yardımcı olabilir. Zaten günün sonunda yaygınlaşmalarının birinci etkeni kullanım kolaylığıyla birlikte sürdürülebilir bir alternatif sunmaları.
Mikro mobilite araçları, kısa mesafelerdeki ulaşım ihtiyacını karşılamak için ideal bir seçenek olarak konumlanıyor. Özellikle büyük şehirlerde herkesin bireysel araca sahip olmaması, toplu ulaşım seçeneklerinin darlığı, taksi gibi alternatiflere erişme zorluğu gibi nedenler söz konusu araçların işine ya da okuluna yaşayan herkes için çölde bir vaha haline gelmesini sağladı. Hatta bisiklet ve elektrikli scooterlar ile başlayan bu dönüşüm yakın zamanda kiralanabilen elektrikli motor ve elektrikli arabaları da bünyesine katmaya başladı.
Sosyal sürdürülebilirlik ve çevresel sürdürülebilirlik kaygıları
Bununla birlikte, mikro mobilite araçlarının sürdürülebilirliği konusunda endişeler de var. Örneğin, elektrikli scooterların sıklıkla kullanılması, bu araçların şarj edilmesi gerektiği anlamına geliyor. Şarj edilme işlemi sırasında, enerjinin kaynağından kaynaklanan sera gazı emisyonları oluşabilir. Bununla birlikte, mikro mobilite araçlarının sürdürülebilirliğini artırmak için, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak veya enerji verimliliğini artırmak gibi yöntemler kullanılabilir. Tabii günün sonunda standart bir trafiğin yarattığı emisyonun yanında esamesi okunmaz bile.
Sonuç olarak, mikro mobilite araçları, kentsel alanda kısa mesafelerde ulaşım ihtiyacını karşılamak için ideal bir alternatif. Ancak, sürdürülebilir bir gelecek için, bu araçların üretimi, kullanımı ve bakımı da sürdürülebilir olmalı. Sadece çevresel açıdan değil toplumsal açıdan da zaruri olan sürdürülebilirlik hali, mikro mobilite araçlarının toplumsal hayatımıza adaptasyonunu şart kılıyor. Yoksa Paris gibi elektrikli scooterları engelleyen şehirlerin sayısının artacağını tahmin etmek pek de zor değil.