Bir süre önce Kuzey Uganda kırsallarında bir köy olan Bidi Bidi, şu an dünyanın en büyük mülteci kampları arasında sayılıyor. Küresel çapta 120 milyona ulaşan mülteci sayısı, bazı geçici kampların şehir benzeri kalıcı yerleşimlere dönüşmesini mecbur kılıyor.
Uganda’da harika bir deney devam ediyor. Okullar ve sağlık merkezleri tuğladan inşa edilmiş, beton ile güçlendirilmiş ve cam pencerelerle donatılmış halde. Musluklardan içilebilir güvenli su akıyor ve küçük güneş panelleri sokak lambalarına, berber dükkanlarından müzik çalan radyolara, topluluk salonlarında futbol maçlarını yayınlayan televizyonlara ve mağazalardaki şarj istasyonlarından kıvrılan cep telefonlarına güç sağlıyor. Peki Uganda’daki bu ilerici politikalar nasıl bir örnek teşkil ediyor?
Geçici Bir Yuvadan İşleyen Yerleşkelere
Dünyanın dört bir yanındaki kamplarda mülteciler çadırlara, geçici barınaklara veya konteynırlara yerleştiriliyor. Kampların dışında çalışmayı ve hareket etmeyi imkansız kılan yasalar ise insani şartları iyice zorlaştırıyor. Ürdün’ün çölündeki Azraq gibi iyi planlanmış kamplarda bile, işsiz yaşamın sertliği veya aidiyet duygusu mültecileri ülkelerine geri gönderiyor veya onları tehlikeli, masanın altındaki düzenlemelerle para kazanmaya zorluyor.
Uganda’da, dünyanın en ilerici politikalarından biri altında, Güney Sudan’daki iç savaştan kaçanlar özgürce yaşayabilir, çiftçilik yapabilir ve çalışabilir. Bidi Bidi’nin geleceği hükümetin ve uluslararası toplumun en üst seviyelerinde tartışılıyor. Amaç, mülteciler bir gün evlerine dönebilseler bile dayanabilecek bir mülteci kampından yaşanabilir bir şehir inşa etmek.
Dünya çapındaki çoğu kamp geçici barınma noktaları olması amacıyla inşa edildi. Öncelikli olan hayatta kalmak ve genellikle kampların yer aldığı ev sahibi ülkeler ve mültecilerin kendileri; yakında eve dönülmesinin hayaliyle yaşıyor. Gerçek ise ne yazık ki bundan çok uzak. Mülteciler ortalama 10 yıl civarı sürgünde yaşamak zorunda kalıyor. Dünya rekor kıran bir göç dalgası ile boğuşurken, geçici kampların sürdürülmesi yılda yüz milyonlarca dolara mal oluyor ve milyonlarca insan hayatını askıya alıyor.
Aralık 2013’te, Güney Sudan’ın Sudan’dan bağımsızlığını kazanmasından iki yıl sonra, rakip hükûmet liderleri arasındaki çatışma iç savaşa dönüştü. Ayrım gözetmeksizin uygulanan ağır şartlar nedeniyle sayısız insan Uganda’ya kaçtı. Bidi Bidi, takip eden Ağustos ayında açıldı ve neredeyse hemen günde 6.000 kişi gelmeye başladı.
Bir ay sonra, 193 Birleşmiş Milletler üye ülkesinin tümü mültecileri toplumlarına daha tam olarak entegre etme sözü verdi. Uganda da dahil olmak üzere on üç ülke bu stratejiyi test ediyor. 2017 yılında Uganda, mültecilere ev sahipliği yapan bölgelerde kalkınmayı teşvik etmek için bir çaba başlattı.
Bidi Bidi’de Yaşam
Uganda, Bidi Bidi’nin okul ve kliniklerinin çoğunu kalıcı yapılara dönüştürdü ve bir su sistemi kurdu. İzole edilmiş ve kapılı birçok mülteci kampının aksine, Bidi Bidi hâlâ neredeyse sorunsuz bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Mısır, yer fıstığı ve susam bitkileriyle çevrili mültecilerin evleri, kampın beş bölgesi arasındaki Uganda köylerindekilerle neredeyse aynı. Güney Sudanlılar evlerine dönseler bile Bidi Bidi işlemeye devam edecek. Ugandalılar yeni okulları, sağlık kliniklerini ve borulu suyu kullanacaklar.
Kampı kuran ve denetlemeye devam eden Ugandalı yetkili Robert Baryamwesiga, “Diğer şehirler gibi ciddi bir altyapıya sahip olmayabiliriz, ancak New York’u kurulduktan sonraki iki yıl içinde görenlerin Bidibidi’den çok daha iyi olduğunu söylemeyeceğine inanıyorum. Bize o zaman verilirse, çok büyük bir şehir de yapabiliriz.” diyor.
Umutsuzluğun İçinde Bir Sanat Merkezi
Uganda merkezli Mimarlık firması Hassell ve LocalWorks tarafından tasarlanan sanat merkezi, yerinden edilmiş bir toplulukta, acil barınma ve sağlık tesisleri gibi acil ihtiyaçlar yerine sanata adanmış bir mimari projenin nadir bir örneği.
Bidi Bidi Müzik ve Sanat Merkezi, yaşam kalitelerini iyileştirmek için savunmasız topluluklarla ve yerinden edilmiş insanlarla çalışan geliştirici To.org tarafından tasarlandı. Hayırsever ve yaratıcı girişimler üzerinde çalışan To.org, yerleşimin sakinlerini topluluklarında ne istedikleri konusunda araştırdı. Gelen cevaplar doğrultusunda müzik, dans ve performans sanatlarına odaklanan bir sanat merkezi açıldı. Bidi Bidi Müzik ve Sanat Merkezi, aynı zamanda bir akustik kayıt stüdyosuna ve müzik sınıfına ev sahipliği yapan alçak, ışık dolu tuğla ve çelik bir amfitiyatro olacak. Yerel topluluk için yağmur suyunu toplamak için bir huni şeklinde olan şık çelik çatı ise barınağın ötesinde ikinci bir amaca hizmet edecek. Bu arada dışarıda bir ağaç fidanlığı ve sebze bahçesi büyüyecek.
Sakinlerin çoğunluğunun 18 yaşın altında olduğu Bidi Bidi’de, aidiyeti sağlamak için ortak kültürel araçlara derin bir ihtiyaç var.