Skip to main content

Şehirleri bir insana benzetirsek şehrin kamusal alanları, bu insanın elleri ve ayakları derecesinde öneme sahip yerler. Zaman içerisinde bir şehir belli başlı durumlardan ötürü (sanayileşme, sosyal imkanlar, ekonomik güç) çekici faktörler kazandığında bunun doğal bir sonucu olarak şehrin popülasyonu artıyor. Bu popülasyon artışı düzenli olarak devam ettiğinde şehirler enine doğru genişlemekten kurtulamıyorlar. Şehrin enine doğru genişlemesi ise kamusal alanların birçok faktör hesaba katılarak planlanmasını doğuruyor.

Bu haftaki yazımız işte tam da bu olguya yoğunlaşan placemaking (mekân yaratma) kavramını ele alacak. Öncelikle bu kavramın ayrıntılı bir tanımını yapmak gerekirse placemaking, toplumda yaşayan bireylerin sağlığına, mutluluğuna ve nihayetinde iç huzuruna katkıda bulunan kamusal alanlar yaratma amacı taşıyan bir olgu. Mekân yaratmada temel öncül ise bu alana dair uygulamaların yerel bir topluluğun sahip olduğu değerler, ilhamları ve potansiyeli baz alınacak şekilde gerçekleştirilmesi.

Mekân yaratma, aslında kentsel tasarım ilkelerinden kaynak alan bir süreç oluşunun yanında şehircilik açısından bir felsefeyi de temsil ediyor. Placemaking, bir yandan resmi otoritelerin liderliğinde yürütülebileceği gibi kaldırımları ve şehri tebeşirle, boya ile ya da yerleştirmeler ile hayata geçirmeye çalışan topluluklar (bu bize bir yerden tanıdık geliyor 👀) sayesinde de mümkün olabilmekte. Mekân yaratma kavramı sadece daha iyi bir kentsel tasarım hedeflemesinden ziyade bir yeri tanımlayan ve mekânın evrimini destekleyen fiziksel, kültürel ve sosyal kimliklere dikkat ederek yaratıcı kullanım kalıplarını yürütmede yardımcı olan bir olgu.

Peki bu kavrama dair günümüzde en çok faaliyet gösteren kuruluşlar kimler?

1960’larda Jane Jacobs ve William H. Whyte’ın öne çıkan çalışmaları ile hız kazanan “placemaking” kavramı arabaların hakimiyette olduğu modern şehir ideasından ziyade şehirlerin ilk etapta insanlar için tasarlanmasını önceliğine koyuyor. ‘70’lerde New York merkezli kurulan sivil toplum kuruluşu “Project for Public Spaces (Ortak Alanlar için Tasarı)”, bu alanda en büyük paydaşlardan biri. 1975’ten bu yana 50 farklı ülke ve tüm Amerika Birleşik Devletleri eyaletleri dahil olmak üzere 3,500 farklı topluluk ile bu konuda iş birliği yapan Project for Public Spaces’ın vurguladığı noktalardan biri şehrin şekillendirilmesi sürecindeki kararların o mekânda yaşayan, çalışan ve oynayan insanları gözlemleyerek, onları dinleyip sorular sorarak toplum için ihtiyaç ve isteklerini anlamaya odaklanılması gerektiği.

Project for Public Spaces, bu konu hakkında uzun süreden bu yana kitaplar ve rehberler hazırlıyor. PPS’in 1999 tarihli How to Turn a Place Around (Bir Yer Nasıl Dönüştürülür) isimli kitabında belirlediği 11 temel prensip var. Bunlardan bazıları topluluğun uzmanlığı, tasarımdan çok mekân yaratma, gözlemle birçok sonuca ulaşma olarak önümüze çıkıyor.

Placemaking kavramının Avrupa ayağında ise en öne çıkan oluşum Placemaking Europe. İlhamını Project for Public Spaces’dan alarak kurulan bu girişim, Avrupa çapında faaliyet gösteren 19 farklı organizasyon ile iş birliği halinde. Prensiplerini “eylem, iletişim, yaratma, iş birliği ve adamak” çatısı altında toplayan Placemaking Europe, misyonunu “sağlıklı, kapsayıcı ve canlı topluluklar oluşturmak için mekân yaratma yolunu kullanmak” olarak açıklıyor.

Placemaking Europe’un yaptığı bazı aktiviteler arasında oluşumun Oslo’daki üyesi halindeki Nabolagshager girişiminin Oslo’daki mahallelerde düzenlediği partilerin yanı sıra Placemaking Europe’un Hollanda/Amsterdam bazlı üyesi STIPO’nun verimli alan kullanımına yönelik düzenlediği atölyeler de bulunuyor.

Eğer yaşadığınız mahallede, sokakta bir farkındalık yaratmak ve etkin bir birey olarak sorumluluk almak istiyorsanız bu yazıdaki oluşumlar haricinde mekân yaratımının felsefi temellerine dair bilgi veren birkaç kitap önerimiz var 😊

  • Küçük Şehir Alanlarında Sosyal Hayat – William H. Whyte
  • Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü ve Hayatı – Jane Jacobs
  • İnsanlar için Şehirler – Jan Gehl
  • Göz Seviyesinde Şehir: Sokak Kurallarına Dair Dersler – Hans Karssenberg, Jeroen Laven, Meredith Glaser, Mattjis van’t Hoff