Yapı ve inşaat süreçlerinde sürdürülebilirlik nihayet hükûmetlerin ve şirketlerin önceliği olmaya başladı. İklim değişikliğinin her geçen gün daha gözlemlenebilir hâle gelmesi önlemler için aksiyona geçilmesinin önünü açıyor. İklim krizinin öncülerinden olan inşaat sektörü ise sürdürülebilirliğin manevrasının geniş olduğu alanlardan. Peki sürdürülebilir inşaat tam olarak ne anlama geliyor ve gelecekte neler vadediyor?
Sürdürülebilir inşaat trendleri, yeşil binalar
Sürdürülebilir inşaatın bir trend haline gelmesinin iki temel sebebi var. İklim krizi ve enerji maliyetleri. Bugün inşaat sektörünün dünyadaki enerji kullanımının %36’sını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu verilerin yanı sıra inşaat sektörü küresel CO2 emisyonlarının da %40’ını meydana getiriyor. Sürdürülebilir inşaat, enerji tüketimini ve israfı azaltmak için inşaatta yenilenebilir ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanılmasını odak noktasına alıyor. Sürdürülebilir yapı teknikleri ile yürütülen bir inşaat çevre üzerindeki etkisinin minimuma yakınsamasıyla öne çıkıyor.
Elbette yalnızca bununla sınırlı değil. İnşası bitmiş bir binanın minimum çevresel etkiye sahip olmasını sağlayacak bina projesi tasarımı da sürdürülebilir inşaat kavramının önemli bir ayağı. Hatta kullanılan malzemelerin çevreye fayda sağlayacak şekilde seçilmesi gerektiğini de söyleyebiliriz. Güneş panelleri, yeşil beton, enerji tasarruflu çatılar ya da yalıtım teknikleri bu yolda iyi birer örnek.
İnşaat sektörü yalnızca karbon emisyonuna katkıda bulunmakla kalmıyor. Gün geçtikçe genişleyen beton yığınlarının sınırları yaban hayatını da tehdit ediyor.
Sürdürülebilir inşaat neden önemli?
Sürdürülebilir inşaat kavramının etkilerini üç başlık altında toplayabiliriz.
- Çevresel faydalar
- Ekonomik faydalar
- Toplumsal/sosyal faydalar
Çevresel faydalar
Çevre Koruma Ajansı’na (EPA) göre binalar ABD’deki tüm sera gazı emisyonlarının %30’undan sorumlu. Bugün büyük şirketler ABD’de ve dünyanın geri kalanında sürekli olarak yeşil girişimleri benimsiyor ve destekliyor. Mülk sahipleri ve büyük işletmeler, toplum ve işletmeler için olumlu olan sürdürülebilirliği süreçlerine empoze etmeyi tercih ediyor.
Deloitte tarafından, Conservation International ile We Mean Business Coalition ortaklığıyla yürütülen, çeşitli sektörlerdeki kurumsal liderler arasında yapılan son anketlerden elde edilen bazı önemli çıkarımlara göz atalım.
- CEO’ların %75’i kuruluşlarının geçtiğimiz seneden beri sürdürülebilirlik yatırımlarını artırdığını belirtiyor.
- Ankete katılanların %61’i iklim değişikliğinin önümüzdeki üç yıl içinde şirketlerinin stratejisi ve faaliyetleri üzerinde “yüksek” veya “çok yüksek” bir etki yaratacağını söylüyor.
- Liderlerin %92’si uzun vadeli karbonsuzlaştırmayı yüksek öncelik olarak görüyor.
Ekonomik faydalar
ABD Yeşil Bina Konseyi’ne (USGBC) göre yeşil bina sektörü 134,3 milyar doların üzerinde iş gücü geliri elde ediyor. Bu veri Amerikan ekonomisi özelinde sürdürülebilir inşaatın, inşaat işçilerine yönelik artan talebi karşılamak için istihdam fırsatları sağladığının göstergesi.
Maliyet verimliliğini göz önüne alırsak sürdürülebilir binaların bakım ve işletme maliyetlerinin önemli ölçüde düşük olduğunu söyleyebiliriz. Söz konusu tekniklerle inşa edilen binalar enerji ve su faturalarını azaltmak için özel olarak tasarlanmış elemanlarla donatılıyor. Sürdürülebilir binalara yapılan ilk yatırım pahalı olabilirken, bu unsurların uzun vadede maliyet açısından verimli olduğu kanıtlanıyor.
Sürdürülebilirlik, kaliteyi ve yapısal bütünlüğü korurken çevre dostu inşaat malzemelerinin kullanılmasını da beraberinde getiriyor. Ayrıca malzemelerin geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanılması, malzemelere harcanan paranın azaltılmasına yardımcı oluyor.
Sürdürülebilir inşaat uygulamaları, proje iş akışlarını düzene sokarak yeniden çalışmayı azaltıyor. Böylece gecikmeleri en aza indirerek ve bakım ihtiyacını azaltarak verimliliği artırıyor.
Toplumsal/sosyal faydalar
Sağlıklı çevre, sağlıklı bireyler anlamına geliyor. Yaşadığımız çevrenin kalitesi fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak hepimizi etkiliyor. Sürdürülebilir mimarinin sakinlerin yaşam kalitesini iyileştirdiği ve genel yaşam kalitesini artırdığı kanıtlanmış bir gerçek. Modernize edilmiş termal koşullar, aydınlatma ve güç kaynakları, hava kalitesi ve ergonomik özellikler; bölge sakinlerinin sağlığını, yaşam kalitesini ve stres düzeylerini önemli ölçüde iyileştiriyor.
Sürdürülebilir inşaatı benimseyen işletmeler, gelecek nesilleri etkileyen daha sürdürülebilir bir gezegenin yaratılmasına katkıda bulunuyor. Sürdürülebilir inşaatın küresel sosyal etkisi, işletmelere ve yerel topluluklara sağladığı faydalardan daha önemli. Çünkü hem inşaat sektörüne hem de diğer sektörlere örnek teşkil ediyor.
Sürdürülebilir binalara yönelik pazar ise kamuoyu farkındalığının artmasıyla birlikte istikrarlı bir şekilde büyüyor. Sonuç olarak yeşil inşaat sektörünün büyüklüğü her üç yılda bir ikiye katlanıyor. Akıllı inşaat işletme sahipleri, sürdürülebilirlik konusunda itibar kazanmanın daha fazla iş çekmek için gerekli olduğunu anlıyor. Bu farkındalık greenwashing’in önünü açsa da verimli adımlar atıldıkça çevreye fayda sağlayacağını söyleyebiliriz.
Sürdürülebilir inşaatın zorlukları var mı?
Sürdürülebilir inşaatın temel zorlukları maliyet, daha fazla farkındalık ihtiyacı ve değişime olan direnç olarak karşımıza geliyor. Müşterinin tutumu ve bütçesi sürdürülebilirliğe izin vermiyorsa hedef neredeyse imkansız hale gelebilir. Uzun vadede maliyetler çok daha düşse bile. Çünkü sürdürülebilir inşaat geleneksel yöntemlere göre başlangıç aşamasında daha yüksek bir maliyet ortaya çıkarıyor. Bununla birlikte yeşil binaların geleneksel binalardan en az %7 daha değerli olması, müteahhitlerin ihale aşamasında daha iyi bir bütçe elde etmek için kullanabileceği bir veri.