Skip to main content

Bir bardak kahve yudumlarken çevresel sürdürülebilirliği göz önünde bulundurmak mümkün mü? Kahve alışkanlıklarımızın çevresel çıktılarına dair yapılan bir araştırma birkaç tercih değişikliği ile sürdürülebilir kahve tüketiminin mümkün olduğunu ortaya koydu.

Hem sosyal hem de kültürel değerinin yanı sıra kahve sürdürülebilirlik radarında olan ürünler arasında. Peki sürdürülebilir kahve tüketimi için nasıl tercihler yapabiliriz?

Sürdürülebilir kahve için birkaç küçük tercih değişikliği

Kahveye olan bağımlılığımız tek kullanımlık ürünlerin tüketim kolaylığı ile birleştiğinde kapsül kahve gibi ürünlerin tercih edilebilirliği artıyor. Ancak her tek kullanımlık ürünün ilk intibası gibi kapsül kahveler de en sürdürülebilir tercihmiş gibi görünmüyor. Çekirdeklerin yetiştirilmesi ve kahvenin demlenmesi gibi genel süreçlerin yanı sıra kapsüllerin yapılması ve atıkların değerlendirilmesi gibi detaylar göz önünde bulunduruluyor. Ancak araştırmalara göre kapsüller, espresso içmenin neredeyse tüm diğer kahve yapma yöntemlerinden daha sürdürülebilir bir yöntem olduğunu ortaya koyuyor. 

Üstelik yeni araştırmalara göre geri dönüştürülebilir alüminyum bölmeler, ister plastikten ister gübrelenebilir malzemelerden yapılmış olsun, diğer tüm kapsüllerden daha çevre dostu.

Kapsül kahvenin sürdürülebilirlik raporu

Pazar araştırma firması Euromonitor’a göre, yalnızca ABD’de kahve kapsülü makinelerinin satışları 2008’den 2018’e 1.8 milyondan 20.7 milyona yükseldi. 2018 verilerine göre ABD’deki evlerin yüzde 40’ından fazlası bir kapsül espresso makinesine sahip. Birleşik Krallık’ta ise bu oran neredeyse nüfusun üçte birini oluşturuyor. Ancak kapsülle çalışan kahve makinelerinden gelen atık akışı bu demleme türünü eleştiri oklarının ucunda konumlandırıyor. İngiliz gübrelenebilir kahve kapsülleri üreticisi Halo’nun araştırmasına göre dünyada her dakika yaklaşık 39.000 kapsül üretiliyor. Üretilen kapsüllerin ise 29.000 kadarı atık depolama alanlarına atılıyor.

Çevre için kötü görünüyor ancak hikayenin tamamı bu değil. Kahve alışkanlığımızın çevresel etkisini anlamak için tüm kahve yapma yöntemlerini değerlendirmek gerekiyor. Bath Üniversitesi’nde kimya mühendisliği profesörü olan Alf Hill, çekirdeklerin yetiştirilmesinden atıkların bertaraf edilmesine kadar kahve üretiminin tüm aşamalarını inceledi ve ekosistemler, iklim değişikliği ve su üzerindeki etkisini değerlendirdi.

Araştırma sonuçlarına göre en sürdürülebilir kahve yöntemi hazır granül kahveler. Şaşırtıcı bir biçimde kapsül kahveler çevresel etki riskinde ikinci sırada yer alıyor. Filtre veya damıtma kahve üçüncü sırada konumlanırken, geleneksel kahve demleme yöntemleri en kötü çevresel etkiye sahip. 

“Sera gazı emisyonları,, su ve gübre kullanımı gibi etkiler çoğunlukla kahvenin yetiştirildiği yerde ortaya çıkıyor. Kapsüller tek bir içecek hazırlamak için daha az kahve girdisine ihtiyaç duyuyor ve bu nedenle daha fazla atık ortaya koymalarına rağmen genel etkileri daha düşük olabilir.” – Alf Hill

Hill’in araştırması son birkaç yılda yürütülen ve kapsüllerin alternatif kahve pişirme yöntemlerine göre çevreye daha az zararlı olduğunu öne süren diğer çalışmaları destekliyor. Çekirdek yetiştirmenin çevresel etkisinden sonra en büyük etken kahve demlemek için gereken enerji. Barista yapımı kahvenin çevresel ayak izi açısından bu kadar kötü olmasının nedeni de bu. Tek bir küçük espresso fincanını demlemek için çok fazla enerji gerekiyor. Kapsül kullanan kahve makineleri ise örneğin bir su ısıtıcısında su kaynatmak yerine yalnızca bir porsiyon için gereken su miktarını ayarlayabiliyor.

Peki hangi kapsül türü daha sürdürülebilir?

Alüminyum, plastik veya kompostlanabilir kapsüller. En iyisi hangisi? Hill ve ekibi tarafından yürütülen bir diğer araştırma cevabın alüminyum kapsüller olduğunu söylüyor. 

Nespresso 2010’dan bu yana kendi tamamen geri dönüştürülebilir alüminyum kapsüllerini üretiyor ancak küçük bir sorun var. İnsanların bunları şirketin kendi geri dönüşüm fabrikasında işlenmek üzere Nespresso’ya iade etmesi gerekiyor. Bunun nedeni, Nespresso kapsüllerinin geniş çapta geri dönüştürülen saf alüminyum olmamasından kaynaklanıyor. Silikon astarlar içeren kapsüller özel bir geri dönüşüm sürecine ihtiyaç duyuyor. Yine de tüketicileri daha çevreci olmaya motive etmeye çalışan şirket, satın alabileceğiniz kapsüller için ücretsiz iade poşetleri sağlıyor. Şu anlık geri dönüşüm oranı %25. Gerçekçi olmak gerekirse pek çok tüketici atık kapsül iadesi gerçekleştirmek konusunda istekli değil. 

Kaynak: Nespresso

Avrupa Çevre Bürosu’nun atıklarla ilgili kıdemli politika sorumlusu Piotr Barczak, tüketici davranışının önemli bir rol oynadığını belirtiyor.

“Kahve kapsülü şirketleri ürünlerinin geri dönüştürülebilir olduğunu iddia ediyor ve haklılar da. Sorun kapsüllerin efektif bir şekilde toplanması ve geri dönüştürülmesinde başlıyor. Pek çok kahve içicisi bu duruma aldırış etmiyor. İade edilebilir bir depozito ücreti daha fazla insanı kapsülleri iade etmeye teşvik edebilir, ancak şu an Nespresso’nun veya rakiplerinin iş modelinde böyle bir nokta yok.”