Kamusal alanlar ve kamusal alanlara dair her şey her daim ilgimizi çekmiştir. Yemyeşil parklar, ucu bucağı olmayan bisiklet yolları, mis gibi toprak kokan bostanlar, kısacası kentlinin kentle diyalog kurduğu her alan biz kentliler için çok değerli. Parkletler ise keşfedilmesi gereken bambaşka bir gezegen adeta. Türkiye’de henüz yaygınlaşmamış olsa da dünyanın dört bir yanındaki birbirinden güzel örnekleri gördükçe gözlerimiz sokaklarda onları arıyor desek yalan olmaz.
Türkçemizde yaya durağı olarak da anılan parkletler için kısaca varolan en küçük kamusal alanlar diyebiliriz. Genellikle araç parkı için ayrılan alanların farklı amaçlar için dönüştürülmesiyle oluşturulan parkletlerin içinde oturma birimleri, masalar, peyzaj tasarımı, bisiklet parkları, oyun alanları gibi elementler yer alır. İlk kez 2005 yılında San Francisco’da inşa edilen parkletler, bugün yüzlerce şehirde birbirinden farklı kullanım amaçlarına hizmet veriyor. Ülkemizde de yeni yeni görmeye başladığımız parkletlerin popülerliği gitgide artıyor ve bu durum bizleri çok heyecanlandırıyor!
Günümüzde parkletler, birbirinden çeşitli tasarım örnekleri ile karşımıza çıkıyor. Geri dönüştürülmüş malzemelerin sıklıkla kullanıldığı parkletlerin minimum malzemeyle maksimum performans elde etmesi ana hedeflerden bir tanesi. Malzemenin kısıtlı olması karşımıza çıkan tasarımların da kısıtlı olduğu yönünde herhangi bir varsayımın önüne geçebiliriz! Yaratıcılığın en üst seviyeye çıktığı, birbirinden renkli ve yeşil, bir o kadar da kullanışlı o kadar fazla parklet var ki…
Parkletler ile kentlinin karmaşa dolu şehir hayatında durup bir nefes alması ve kentiyle etkileşime girmesi hedeflenir. Kimisi kalıcı, kimisi ise geçici olarak inşa edilen parkletler çevrede bulunan yerel işletmeleri de destekleyici bir role sahip. Vancouver 2013 Parklet Pilot Program kapsamında; parkletlerin kentli ve ziyaretçilere diyalog zemini oluşturan ve toplulukların bir araya gelmesini kolaylaştıran kamusal alanlar olduğu belirtilir. Bu bağlamda, çevredeki yerel ve küçük işletmelerin etrafındaki parkletlerden fayda sağlayabileceği fikrini destekler. Yerel işletme ise karşılığında onlara armağan edilen parklete gözü gibi bakar ve sahip çıkar. Fikrin ne denli kapsayıcı ve yarar sağlayıcı olduğu ortada ve buna benzer uygulamaları çevremizde görmeyi canı gönülden istiyoruz.
Park(ing) Day
Parkletlerin San Francisco’da başlayan serüveni, bugün birçok yerde devam ediyorsa bunun en büyük sebeplerinden biri kesinlikle Park(ing) Day’dir! Parklet kültürünün yayılmasında büyük rol oynayan John Bela’nın kurucu ekibinde yer aldığı Rebar Art & Design Studio, 2005 yılında dönüştürdüğü araç park alanıyla parklet akımına öncülük ediyor. REBAR bünyesinde o günden itibaren her yıl düzenli olarak parklet tasarlayan ekip bunu küresel bir sanat etkinliğine dönüştürme hedefiyle dünyanın dört bir yanındaki insanları harekete katılmaya davet etti. Oluşturdukları detaylı talimat dokümantasyonuyla herkesin parklet inşa edebileceğini savunan ekip, bugün Park(ing) Day kapsamında İtalya’dan ABD’ye, Hindistan’dan Kolombiya’ya kadar dünyanın birçok yerinde etkinliğin gerçekleştirildiğini söylüyor. Park(ing) Day ile ilgili detaylı bilgi için myparkingday.org adresini ziyaret edebilirsin.