Skip to main content

Bir otoyolda ilerlerken, çoğumuzun gözü dev viyadüklerde, tabelalarda ya da trafiğin akışında olur. Oysa bazen yolun üstünde, betonla çevrili bu manzaraya aykırı düşen bir şey çıkar karşımıza: Ağaçlarla kaplı, yeşil bir üst geçit. İlk bakışta park sanırız belki ama değil—bu, doğanın içinden geçip gitmesi için tasarlanmış bir geçittir. Bir ekolojik köprü. Şehirlerin büyüdüğü, yolların çoğaldığı bu çağda, başka canlıların da güvenli bir yolculuğa hakkı var. İşte bu köprüler, tam da o sessiz yolcular için var.

Modern ulaşım ağları, doğayı birbirinden koparıyor. Karayolları, demiryolları ve otoyollar, ormanların ortasından geçen kesintisiz sınırlar gibi çalışıyor. Bu sınırlar, sadece bir uçağın ya da arabanın değil; bir vaşağın, bir tilkinin ya da küçük bir kaplumbağanın da yolunu kesiyor. Doğal yaşam alanları parçalanıyor, hayvanlar göç yollarını kaybediyor, çiftleşme alanlarına ulaşamıyor ya da besin ararken yolların ortasında kalıyor.

Tam da bu nedenle, ekolojik köprüler devreye giriyor. Bu köprüler, insan için değil; diğer türlerin güvenliği için tasarlanıyor. Ve bu kez amaç, daha hızlı gitmek değil; daha az zarar vermek.

Türkiye’nin Ekolojik Köprüleri

Ekolojik köprüler Türkiye için yeni bir kavram değil ama son yıllarda daha görünür hale geldi. Artık otoyol projelerinde bu yapılar, giderek daha fazla düşünülüyor.

İstanbul – Uskumruköy Ekolojik Köprüsü

Kaynak: AA

Kuzey Marmara Otoyolu üzerinde yer alan bu köprü, Türkiye’de ekolojik işleviyle öne çıkan ilk örneklerden biri. Ormanlık alanları ikiye bölen bir otoyolun üstünde, yaban hayvanlarının güvenle geçebilmesi için inşa edildi. Ağaçlarla kaplı yapısı sayesinde, bir köprüden çok doğal bir koridor hissi veriyor.

Tarsus – Pozantı Ekosistem Köprüsü

Kaynak: TRT Haber

Mersin’de, ormanlık alanları birbirine bağlayan bu köprü, Karayolları ile Orman Bölge Müdürlüğü’nün iş birliğiyle oluşturuldu. “Ekosistem köprüsü” olarak adlandırılan bu yapı, sadece geçiş değil, aynı zamanda biyoçeşitlilik açısından önemli bir bağlantı sağlıyor.

İstanbul – İzmir Otoyolu Üzerindeki Ekolojik Üst Geçitler

Kaynak: TRT Haber

Kaynak: TRT Haber

Bu otoyol güzergahında yapılan iki ekolojik üst geçit, hem Batı Anadolu’nun ormanlarını bölünmekten koruyor hem de yerel yaban hayatı için sürdürülebilir bir yaşam alanı yaratıyor.

İzmir – Çeşme Otoyolu Üzerinde Yeşil Projeler

Kaynak: TRT Haber

Zeytinler ve Alaçatı kavşakları arasında inşa edilen ekolojik köprü, bölgede sıkça rastlanan yaban hayvanları için bir nefes alanı yaratıyor. Aynı projede iki ekolojik köprünün daha yapımı planlanıyor.

Ankara – Eskişehir Demiryolu Ekolojik Köprüsü

Türkiye’nin ilk ekolojik demiryolu köprüsü olma özelliğine sahip bu yapı, yüksek hızlı tren hattı üzerinde yer alıyor. Domuz, vaşak, kızıl geyik gibi türlerin göç yollarını sürdürebilmeleri için hayati öneme sahip.

Ekolojik Köprüler Sadece Hayvanlar İçin Değil

Ekolojik köprüler, çoğu zaman “sadece hayvanlar için” gibi düşünülse de aslında insanların güvenliğini de doğrudan etkiliyor. Türkiye’de her yıl yüzlerce trafik kazası, yaban hayvanlarının yola çıkması nedeniyle meydana geliyor. Bir tilkinin, karacanın ya da domuzun aniden yola fırlaması hem hayvan hem insan için büyük risk. Ekolojik köprüler bu kazaların önlenmesine de katkı sağlıyor.

Ayrıca bu yapılar, birer sembol haline de gelebilir. Betonla çevrili ulaşım hatlarında, doğanın da söz hakkı olduğunu hatırlatır. Çevresel duyarlılığın mimariye yansımış bir ifadesi olarak köprüler, şehrin içinde bir tür doğa dili konuşur.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, Türkiye’de yapımı planlanan yeni otoyol ve tren projelerinde daha fazla ekolojik köprü yer alacak. İzmir-Çeşme ve Halkalı-Eskişehir hızlı tren projelerinde bu tür geçitler şimdiden planlanmış durumda. Bu da demek oluyor ki, Türkiye’nin ulaşımla birlikte doğayı da düşünen bir anlayışa adım adım yaklaştığını söylemek mümkün.

Bir yol inşa etmek, sadece bir yere ulaşmanın yolu değildir. Aynı zamanda bir yerden vazgeçmenin, başka bir şeyi bölmenin riski de vardır. Ekolojik köprüler bu iki durumu uzlaştırır. Hem gitmeyi hem korumayı mümkün kılar. Ve belki de en önemlisi, doğaya “yer açmanın” mümkün olduğunu gösterir.

Bir gün yolda giderken, üstümüzdeki köprünün ağaçlarla kaplı olduğunu görürsek, şunu hatırlayalım: Oradan bir vaşak geçiyor olabilir. Sessizce, iz bırakmadan.