Bir zamanlar “vandalizm” olarak lanse edilen sokak sanatı, özgür, demokratik ve bağımsız bir ortamda tekrardan hayat buluyor.
Sanatın insan var oluşu ile başlayan evrimi, özellikle dijitalleşme ile benimsenen yeni kültür yapısına ayak uydurmaya çalışıyor. Artık sanat konseptinin belli zümrelerin elinden alınmış, halka arz edilmiş ve daha kapsayıcı bir noktada konumlandığını söyleyebiliriz.
Özellikle 3D baskı, NFT, Blockchain gibi teknolojilerle sanatı uygulama yollarının dönüşüme uğraması bu konumlanmanın en çarpıcı öncüllerinden. Demokratik ve merkeziyetsiz yapıları destekleyen bu teknolojiler, müzayede evlerinin saltanatını ve ırk, cinsiyet gibi çağ dışı ayrımların çağını yıkmak üzere. Aracıların ortadan kalktığı ve sanatçıların yaratıcılıklarını bağımsız bir düzende hayranlarına ulaştırdıkları bu noktada bir nevi üretim doygunluğu yaşıyoruz. Farklı bir açıdan yaklaşsa da sokak sanatı da bu gelişmelerden nasibini alıyor. Çoğu zaman direkt olarak teknolojilere temas etmese de, dijital dönüşümden kaynaklanan huzur alanı sokak sanatçılarına da seslerini duyurmak için bir fırsat tanıyor.
Komünite mi çete mi?
Sokak sanatının ilk örneği olan graffitilerin 1900’lü yılların başına dayandığı düşünülüyor. Ancak bize sorarsanız insanın kendini toplumsal alanlarda ifade etmeye başladığı ilk andan itibaren sokak sanatının temelleri atıldı diyebiliriz. Bu yüzlerce yıl önce bir antik tiyatronun önünde topluma konuşan bir insan da olabilir, mağaraya çizilen ilk mamut resmi de. Ortak alanlarda ortak bir toplumun, bir komünitenin ait olduğu kültürü yansıtan her eser sokak sanatı ve onun dinamikleri ile bir şekilde bağdaşıyor.
Sokak sanatının toplum tarafından görece dışlanmış ve kendini sözlerin dışında ifade etmek isteyenlerin attığı bir çığlık olduğu yadsınamaz bir gerçek. Muhtemelen bundan dolayı, sokak sanatı ve sanatçıları uzun süre vandalizm yaftasının altında yaşadı. Belirli grupların benzer simgelere sık sık yer vermesi ve kent yapısının bozulacağına dair kaygılar, sokak sanatı ve çevresinde gelişen her şeyin çete kültürü ile ilişkilendirilmesine neden oldu.
Aslında bu kısım çok yanlış değil, ilk graffitiler kentin görece izbe kısımlarında çeteler tarafından yapılıyordu. Her çete kendine ait bir tarz benimsiyor, sokak sanatçıları eserlerine imzalarını yerleştirmekten geri kalmıyordu. Böylece aslında belirli bir ideoloji ve gruba aidiyet hissi fiziksel bir forma bürünmüş oldu. Tabiatıyla siyasileri ve nüfuzlu isimleri pek hoşnut etmeyen bu yeni “ifade biçimi” bir noktadan sonra hakkını arayan herkes için bir çıkar yol haline geldi. Özellikle sosyo-politik olaylara karşı verilen tepkilerin gençler arasında yaygınlaşması ve yeni sanat akımını yönlendirmesi, sokak sanatını bugün tanıdığımız haline yaklaştırdı.
Sokak sanatı ve kent aidiyeti
Bugün geldiğimiz noktada ise sokak sanatı bazen yıkıcı teknolojiler ile dirsek temasında çalışıyor, bazen ise sosyal sorumluluk projelerine ilham veriyor. Özellikle AR NFT’lerin yaygınlaşması, yakın zamanda küçük çaplı işler yapan sanatçılara sunulan fırsatları sokak sanatçıları ile de buluşturuldu. Geleneksel müzayede evi sisteminde özellikle ırk ve cinsiyet odaklı ayrıştırmaya sıkça maruz kalan sanatçılar, NFT teknolojisinin ortaya çıkışı ile çalışmalarını duyurma kolaylığı elde etti. Hatta NFT eserlerin el değiştirdikçe önceki sahiplerine gelir getiren yapısı, aslında üreten herkesi sürdürülebilir bir model etrafında birleştirdi de diyebiliriz.
AR NFT’ler ise sokak sanatçılarının eserlerine ilham veriyor. Bunun için çok göz önünde bir örneğimiz de var aslında. Paris’te bir sokak sanatçısı olan Pascal Boyart’ın aslında hem kenti hem de düzeni hacklemek için yaptığı eser, NFT teknolojisi ile ölümsüz hale getirildi. 2019 yılında Sarı Yelekliler protestolarının en ateşli günlerinde boyanan esere belediye müdahale etse de, çoktan AR NFT formata dönüştürülen eser Paris sokaklarında yaşamaya devam ediyor.
Biz de Onaranlar Kulübü olarak dönüşümün 3D baskı kısmından sıkça yararlanıyoruz. Hızlı prototipleme, eklemeli imalat ile atıktan uzak üretim ve özgün bir yaratma ortamı 3D yazıcılar aracılığıyla bize ve herkese sunuluyor. Özellikle kenti görmek istediğimiz gibi sevmemizin önünü açan sokak yerleştirmelerimiz, 3D baskı teknolojisinin sunduğu avantajlar ile oluşturuluyor. Bu sayede komünitemizin yaratıcılığını çok daha hızlı ve işlevsel bir şekilde fiziksel forma sokabiliyoruz. Vandalizm ile uzaktan yakından alakası yok, gerçi olsa da bir etiket neyi değiştirir ki?