Skip to main content

Son yıllarda kentlerin sürdürülebilirlik ve topluluk odaklı tasarım açısından yeniden şekillendiğini görmek şaşırtıcı değil. Kentsel dahiliyeti ön planda tutan tasarımlar yalnızca çevre dostu çözümler üretmekle kalmıyor. Aynı zamanda toplulukların daha verimli, yaşanabilir ve bağlayıcı bir şekilde bir arada yaşamasına olanak tanıyor. Bu alandaki en çarpıcı projelerden biri ise Almanya’nın Freiburg şehrinde yer alan Vauban yerleşkesi.

Vauban: Sürdürülebilir Şehircilik ve Kentsel Dahiliyetin Mükemmel Örneği

Vauban, Freiburg’un modern şehir planlamasında önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Şehirdeki en eski askeri üslerden birinin olduğu alanda inşa edilen bu kentsel dönüşüm projesi, sürdürülebilirliği ve topluluk merkezli yaşamı birleştiriyor. Vauban’ın zamanla yalnızca çevre dostu tasarımın değil, aynı zamanda insanların sosyal bağlarını güçlendiren, katılımcı ve erişilebilir bir yaşam biçiminin simgesi haline geldiğini söyleyebiliriz.

Peki tüm bu macera nasıl başladı? 1994’te şehir, bölgenin gelişimini halka açık bir yarışma ile değiştirmeye karar verdi. Kazanan şirket Kohlhoff & Kohlhoff, düşük enerjili konutların yanı sıra yürüyüş, bisiklete binme ve toplu taşıma altyapısı için yerleşik bir tercihe sahip, farklı sosyal gruplar için karışık bir konut ve çalışma bölgesi oluşturmakla görevlendirildi. İlk sakinler ise 1998’de taşınmaya başladı.

Kaynak: Unsplash

Vauban ve Sürdürülebilir Tasarım Felsefesi

Vauban, bir zamanlar askeri bir üs olan ve sonradan dönüştürülen bir alanda, sürdürülebilirlik ve sosyal etkileşimi artırmaya yönelik tasarlanmış modern bir yerleşim alanı. Vauban’da yer alan binalar, enerji verimliliğini artıracak şekilde tasarlanmış olup, evlerde kullanılan malzemelerden yapılan binalara kadar her şey çevresel sürdürülebilirliği ön planda tutuyor. Binaların çatılarına yerleştirilen güneş panelleri, yağmur suyu toplama sistemleri ve enerji tasarrufu sağlayan yalıtımlar, bölgenin doğayla uyumlu bir şekilde gelişmesine olanak tanıyor.

Bölge, toplu taşımaya kolay erişim ve bisiklet yolları gibi özelliklerle araç kullanımını minimuma indiriyor. Böylece hem hava kirliliğini azaltıyor, hem de sakinlerinin sağlıklı bir yaşam sürmesini destekliyor. Ayrıca Vauban’ın çevresel tasarımının yanı sıra, sakinlerinin sosyal hayatını destekleyen topluluk merkezleri, ortak kullanım alanları ve yeşil alanlar gibi unsurları da öne çıkıyor.

Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Tasarımlar

Kentsel tasarım harikası Vauban’ın en dikkat çeken özelliği, çevre dostu tasarım anlayışı! Bu bölgenin Almanya’nın en sürdürülebilir yerleşim alanlarından biri olarak kabul edilmesinin geçerli sebepleri var. Evler, enerji verimliliği yüksek olacak şekilde inşa edildi; güneş panelleri, yağmur suyu toplama sistemleri ve yüksek verimli izolasyon. Bu tasarım bir yandan Vauban sakinlerinin doğayla uyum içinde yaşamalarını sağlıyor. Bir diğer yandan ise Vauban’ın sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik için bir model olduğunu da gösteriyor.

Yerleşkede enerji ihtiyacının büyük bir bölümü yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyor.

Bölge, yeşil şehir planlamasının küresel bir işareti olarak bilinen başka bir şehir olan güney Brezilya’daki Curitiba’da olduğu gibi, yeşil ulaşım etrafında planlandı. Çünkü tüketimin yanı sıra ulaşım, kalkınmanın azaltılması en zor ekolojik etkisi. Bölgede yer alan sokaklardan neredeyse hiç araba geçmiyor ya da otopark hizmeti verilmiyor. Aracı olan sakinler için ise ilçenin kenarında yer alan bir topluluk otoparkı mevcut.

Yaya ve bisiklet yollarının yanı sıra her evin bir tramvay durağına yürüme mesafesinde olması yeşil ulaşım ağını destekliyor. Aynı durum okullar, işletmeler ve alışveriş merkezleri için de geçerli tabii ki. Araç kullanımını minimuma indiren bu özellikler, bölgedeki hava kalitesini iyileştiriyor ve sakinlerin daha sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlıyor. Bu avantajın bir sonucu olarak elde edilen veriler ise Vauban’a taşınırken araba sahibi olan hanelerin %57’sinin araçlarını bırakmaya karar verdiğini gösteriyor. Güncel durumda Vauban sakinlerinin yaklaşık %70’i araçsız bir şekilde yaşamlarını sürdürüyor.

Vauban’da araç sahibi olmak elbette yasak değil. Ancak saydığımız unsurlar, belki de biraz toplum baskısı araç sahibi olmayı zorlaştırıyor diyebiliriz.

“Vauban’da daha iyi hava kalitesi, daha az gürültü ve çok daha az kaza riski var.” – Vauban sakini Andreas Delleske

Sosyal Katılım ve Topluluk Bağları

Vauban’ın inşasında yalnızca binaların değil, aynı zamanda sosyal etkileşimin de ön planda tutulduğu bir yaklaşım benimseniyor. Nihayetinde bir yaşam alanı işe bağ kurabilmek için fiziksel elementler kadar toplumsal bağlar da önemli. Topluluk merkezleri, ortak kullanım alanları ve yeşil alanlar, sakinler arasında işbirliği ve etkileşimi teşvik ediyor. Vauban sakinleri, hem çevreyi hem de birbirlerini destekleyen güçlü bir topluluk oluşturmak için aktif bir şekilde katılım sağlamaya gayret ediyor.

Ayrıca bölgedeki evler, sahiplerinin veya kiracılarının çevresel etkiyi göz önünde bulundurarak kararlar almasına olanak tanıyor. İnsanlar, enerji tüketiminden atık yönetimine kadar çeşitli alanlarda kararlar alırken topluluklarıyla işbirliği yapıyor. Bu katılımcı yaklaşım, Vauban’ı sadece bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda ortak değerlerle şekillenen bir yaşam biçimi olarak anılmasını sağlıyor.

Kentsel Dahiliyetin Geleceği

Vauban bölgesi kentsel dahiliyetin geleceğine dair güçlü bir mesaj veriyor. Şehirler yalnızca binalardan ibaret değil; şehirler, bir arada yaşanılan, etkileşimde bulunulan ve birlikte büyütülen mekanlar hatta belki daha da fazlası. Vauban, bu anlayışı tüm tasarımına entegre ederek yalnızca çevresel sürdürülebilirliği değil, sosyal sürdürülebilirliği de hedefliyor. Bu proje, kentsel alanların gelecekte nasıl şekilleneceğine dair umut verici bir örnek sunarken pek çok açıdan rol model olabilecek elementleri de bünyesinde barındırıyor.