İklim değişikliği ile birlikte birçok tür göç rotalarını değiştirerek daha soğuk iklimlere doğru ilerliyor. Derin kökleri ve heybetli yapılarıyla ağaçlar ise daima geride kalıyor. Ya da biz mi geride kaldıklarını düşünüyoruz? Bazı ekolojistler yardımlı göç hareketinin ağaçların kaderini değiştirebileceğine inanıyor.
Batı Sussex’teki Knepp mülkünde eski bir meşenin tepesine beyaz bir leylek yuva yaptı. Birleşik Krallık’ta yüzyıllarca süren bir yokluğun ardından yumurtadan çıkan ilk civciv manşetlere çıktı. Leyleklerin yanı sıra bizon, kunduz ve beyaz kuyruklu kartallar gibi türler, hayvanları yok edildikleri ekosistemlere geri getirmek amacıyla İngiltere’de yeniden tanıtılıyor. Saydığımız türler ve nicesi zaman zaman ortadan kaybolup tekrar görünme eğilimi gösterse de hikayenin öznesi olan meşe ağacı yaklaşık 12.000 yıldır aynı yerde ikamet ediyor.
Ağaç türlerinin geleceği tehlike altında
Ekolojist Charlie Gardner sayısız türün içinden birinin artık bir geleceği olmayabileceğinden endişe ediyor. 2050 yılına kadar uzun yaz kuraklıkları yaşayabileceği öngörülen Londra havası yaşlı meşe için gerekli koşulları sağlayamayabilir. Ne de olsa bu eski ağaçların temelinde bu kadar keskin koşul değişikliklerine adapte olabilmek yok. Gardner, gittikçe daha fazla bireysel ağacın öleceğini ve uzun vadede üreme başarılarının da düşeceğini belirtiyor. Dünya çapında benzeri görülmemiş sıcaklıklarla ve habitat kaybıyla mücadele eden milyonlarca canlı hareket halindeyken ağaçların böyle bir şansı olmuyor. Alglerden kelebeklere, odun bitlerinden kuşlara kadar çeşitli türler kuzeye doğru kayıyor. Hatta 2011 yılında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre türler on yılda ortalama 17 km kuzeye hareket ediyor, bu da saatte 20 cm ilerlemeye eşit.
Bu ilerleme her canlı için aynı hızda gerçekleşmiyor elbette. Ancak ağaçların kesinlikle ölçeğin diğer ucunda olduğunda hemfikiriz. Yapıları gereği ağaçlar göç eden gruplar arasında sayılmıyor, çünkü memelilerin ve böceklerin aksine yavaş büyüyor ve toprağa kök salıyorlar. Ancak ormanlar da nesiller ve yüzyıllar boyunca yavaş hareketler gerçekleştiriyor. Çünkü ılıman iklimlerde tohumlanan fidanlar başarılı olurken, daha sert koşullarda yetişenler başarısız oluyor. Her ne kadar ufak bir devinim söz konusu olsa da hızın büyük bir sorun olduğu aşikar. Sonuçta bugün ekilen birçok ağaç 100 yıl boyunca olgunluğa ulaşamayacak ve iklim krizinin sonuçları ağaçların yetişebileceğinden çok daha hızlı seyrediyor. Bu sorunla karşı karşıya kalan Gardner ve sayıları artan birçok ekolojist, yürüyüşlerinde ağaçlara yardım etmek gibi radikal ve tartışmalı bir çözümü gündeme getiriyor.
Ağaçlar için yardımlı göç kararı
Birleşik Krallık hükûmeti ağaçlar için yardımlı göçün nasıl yürütüleceğini öngörmek için bir görev gücü oluşturdu. Görev gücünün bir parçası olan Liverpool John Moores Üniversitesi’nden koruma ekolojisti Sarah Dalrymple, “İlk kez bir şeyleri taşıma hakkında açıkça konuşabiliyoruz” diyor. “Kariyerimin başlarında anlatı tamamen geçmiş temelleri geri yüklemekle ilgiliydi ve araştırmamda daha bağımsız hale geldikçe buna yetişmenin imkansız olduğunu fark ettim. İklimi o kadar değiştiriyoruz ki, biraz daha yaratıcı olmamız gerekiyor.”
Bazı bilim insanları bireysel türlerin yüzlerce kilometre kuzeye taşınmasını savunuyor. Hatta iklime karşı en savunmasız türlerinin yerini İber kızağacı (Portekiz ve İspanya’dan), Montezuma çamı (Orta Amerika’dan) ve kaşık meşesi (Meksika’dan) ile değiştirilebileceğini öne sürüldü. Güney İngiltere, orman yangınlarıyla daha iyi başa çıkan güney Fransa’daki kuru manzaralara özgü sert yapraklı çalılara ve küçük ağaçlara ve ayrıca Birleşik Krallık’a özgü olanlardan daha iyi aşırı sıcaklarla başa çıkabilecek güney Avrupa meşelerine ev sahipliği yapabilir.
Diğerleri ise tüm ekosistemlerin aynı anda birden fazla türün hareket ettirilmesi ve taşınması gerektiğini söylüyor. Birleşik Krallık Ekoloji ve Hidroloji Merkezi’nden James Bullock, Güney İngiltere’de çeşitli “pilot” Akdeniz tarzı ormanlık alanların veya otlakların oluşturulabileceğini ve daha sonra önümüzdeki on yıllarda daha yaygın olarak uygulanabileceğini söylüyor.
Yardımlı göçün geri dönülemez sonuçları olabilir mi?
Birçok ekolojist ise yardımlı göçün istenmeyen sonuçları ve geri döndürülemezliği hakkında endişelerini dile getiriyor. Woodland Trust’tan Andrew Allen, “Ekosistemlerin toptan taşınması geri alınamaz, bu yüzden son çare olmalıdır” diyor. “Ormanlık vahşi yaşamımız genellikle yerli ağaçlara bağlıdır. Örneğin 300’den fazla tür tamamen yerli meşe ağaçlarımıza bağımlıdır” diye ekliyor. Allen, doğal yenilenmeyi teşvik ederek, mevcut ormanlık alanları genişleterek ve bağlayarak, toprak sahiplerinin ormanlık alanlarının sağlığını iyileştirmelerini destekleyerek yerli ağaçların iklimdeki değişikliklere uyum sağlamasına yardımcı olunmasına öncelik vermemiz gerektiğine inanıyor.
Allen, “İklim değişikliği, bazı ormanların görüntüsünün zamanla değişmesine yol açacak. Ancak bu durum dünyanın başka bir yerinden gelen türlerin getirilmesi gerektiği anlamına gelmiyor.” diyor.
Yardımlı göç fikri ilk olarak 1980’lerde gündeme geldi, ancak yirmi yıl sonrasına kadar düzgün bir şekilde tartışılmadı. Bu alandaki araştırma eksikliği ve etraftaki türlerin hareket ettirmesine karşı uzun süredir devam eden isteksizlik nedeniyle, yardımlı göçün sonuçları hala büyük ölçüde bilinmiyor.