Skip to main content

“Nihai amaç… yasa öncesi eşitlik, özgürlük, ekonomik refah ve bütün insanların barışçı iş birliğidir.”

-Knut Wicksell

 

Günümüzde insan haklarına verilen önemin artmasıyla eşitlik, özgürlük ve ekonomik refah kavramları bir ayrıcalık olarak gösterilmekten çıkıp evrensel temel haklar haline geldi. Bu doğrultuda markaların pazarlama stratejilerinin merkezine oturan “sürdürülebilirlik kavramının sürdürülebilirliği” yeni bir tartışma konusu. 2016 yılında yürürlüğe giren Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ise tüm bu kavramları tek bir amaç doğrultusunda birleştirerek tüm insanlığı kapsayan bir gelecek modeli sunuyor.

Sadece ülkemiz için değil, dünyanın büyük bir kısmında kavramların sözlük anlamına veya parlayan kısımlarına göre hareket etmek oldukça yaygın bir davranış biçimi olarak karşımıza geliyor. Bu furyadan kaçamayan sürdürülebilirlik ise hemen her geçen gün üzerine konuştuğumuz fakat ifade ettiklerini sadece özel günlerde hatırladığımız, çevreye ait bir kavram olarak algılanıyor. Oysa ki hayatın insana ve Dünya’ya dokunan her alanında boy gösteren sürdürülebilirlik, tüm insanlık tarafından içselleştirilmeyi hak ediyor. O zaman içselleştirelim!

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA)

UNDP’nin internet sitesinde yer alan tanımı baz alırsak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları yani diğer bir deyişle Küresel Amaçlar, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için evrensel eylem çağrısıdır.

SKA’nın temel amacı; geçmiş, bugün ve geleceğin kazanımlarını tek bir potada eriterek daha yaşanılabilir bir dünya var etmeye dayanıyor. Pragmatik ve kümülatif bir anlayış çerçevesinde şekillenen 17 Amaç, birbirinden farklı konulara değiniyor gibi görünse de temelde birbirini tamamlayan bir yol çiziyor. Yani bahsettiğimiz yaşanılabilir dünyanın var olabilmesi için farklı noktalara yönelen fakat temelde tek bir amaca hizmet eden adımların aynı anda atılmasını şart kılınıyor.

  1.       Yoksulluğa Son 

🌿 Dünya hepimiz için ancak yaşamsal ihtiyaçları karşılayabilmek hazır bir paket halinde sunulmuyor. 

Hedef, 2030 yılına kadar dünyanın her yerinde insanların temel gereklilikleri karşılayabilmesi ve yoksulluğun pençesinden kurtulmasını sağlamak. 🌈

En basit şekilde insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli imkâna sahip olmaması şeklinde tanımlanabilecek yoksulluk, yaşanılabilir bir dünya adına en önemli gerekliliklerden biri olan eşitlik kavramının önüne geçiyor. 

Yine UNDP’den alınan verilere göre günümüzde 800 milyondan fazla insan günde 1.25 ABD Doları’ndan daha az gelirle geçinmeye çalışıyor. Yoksulluğun psikolojik ve sosyolojik etkisi bir yana; iklim değişikliği, gıda güvensizliği, doğal afetler ve çatışmaların gölgesinde etkisini artırması SKA’nın başını çeken amacı çok daha kritik kılıyor. 

  1.       Açlığa Son 

👥 Dünya evimizken ve komşumuzun aç yattığını bilirken nasıl uyuyacağız?

Hedef, 2030 yılına kadar özellikle dezavantajlı gruplar başta olmak üzere tüm dünya vatandaşlarının sürdürülebilir tarım yöntemleriyle yeterli miktarda iyi besine erişiminin sağlanması. 🌈

Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu raporuna göre dünya üzerindeki açlık çeken insan sayısı ve kötü beslenme oranı her geçen gün yaygınlaşıyor. İklim krizi, savaşlar, ekonomik gerilemeler bu oranın gün geçtikçe artmasına neden oluyor. Hatta raporda geçen bir ifadeye göre, bu hızla devam ederse 2030 yılı geldiğinde “Sıfır Açlık” hedefine ulaşmamız mümkün olmayabilir. Açlığa dair en çarpıcı verilerin başını çeken Afrika kıtasında her dört insandan biri açlıkla mücadele ediyor.

Açlığa Son maddesi dünya üzerindeki beslenme yetersizliklerinin yanı sıra iyi ve güvenilir gıdaya erişimi de kapsıyor. Bu amacı benimseyen kurumların öncelikli hedefi sürdürülebilir tarıma ve onu geliştirebilecek teknolojilere yatırım yapmaktan geçiyor. 

  1.       Sağlık ve Kaliteli Yaşam 

👁 Her şeyin başı sağlık. SKA listesinin de tabii.

Hedef, 2030 yılına kadar aşı, ilaç, önleyici sağlık uygulamaları, üreme sağlığı eğitimleri gibi saplık hizmetlerinin küresel çapta herkes için erişilebilir ve uygulanabilir hale getirilmesi. 🌈

2019 yılına ait bir BM raporuna göre her 11 saniyede bir, dünyanın herhangi bir yerinde bir gebe kadın veya yeni doğan bebek ölüyor. Geçtiğimiz 30 yıllık periyotta çocuk ölümlerinin oranını %50 düşürülse de, fırsat eşitsizliği dezavantajlı grupların hayatını tehlikeye atmaya devam ediyor. Gelişmiş bölgelerdeki nitelikli sağlık hizmetlerinin kırsal kesimlerde uygulanamaması, ilaç tedariği, bilgisizlikten doğan aşı karşıtlığı gibi sebepler küresel sağlığımızı korumanın önüne geçiyor.

Geride bıraktığımız yıllar içinde evrensel sağlık anlayışı yaygınlaşsa ve temel sağlık hizmetlerine verilen önem artsa da küresel ölçekte büyük rakamlar vermeye devam ediyor. SKA’nın üçüncü maddesi olan Sağlık ve Kaliteli Yaşam; çocuk ve hamile kadın ölümlerinin azaltılmasının yanı sıra HIV/AIDS, sıtma gibi bulaşıcı hastalıkların yarattığı tahribatı da onarmayı hedefliyor. 

  1.       Nitelikli Eğitim   

🔎 “Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır.”

Hedef, 2030 yılına kadar eğitimde imkân eşitsizliklerinin giderilmesini, toplumsal cinsiyet eşitliği kaidelerinin benimsenmesini ve engelli ya da kırılgan gruplara dahil çocukların da eşit şartlara erişebilmesi. 🌈

Aristoteles girişteki cümleyi kurduğundan beri bilgiyi üretme ve bilgiye erişme şeklimiz çok değişti. İnternetin icadıyla bilgiye erişimin arttığı, akıl ve bilimin yeniliklere öncülük ettiği çağımızda eşit eğitim hakkı olgusu henüz olması gereken noktaya gelemedi. Özellikle eğitimde cinsiyet ve fırsat eşitsizliğinin belirgin olarak öne çıkması bu alanda yapılan ve yapılacak çalışmaların önemini artırıyor. 

Yakın bir örnek olarak pandemi döneminde internet ve akıllı cihaz erişimi olmayan çocukların aldığı eğitimin kalitesinde yaşanan düşüş dünya genelinde kanayan bir yara olan eğitimde fırsat eşitsizliğinin çarpıcı bir şekilde gündeme gelmesine neden oldu. 

  1.       Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 

💜 Dünyayı mavi ve pembe dışında ortak bir renge boyamak için…

Hedef, 2030 yılına kadar ekonomik kaynaklar, iş alanlarındaki çalışma yükü, üreme sağlığı, eğitim başta olmak üzere insanı ilgilendiren her konuda kadın-erkek haklarının insan hakları başlığı altında ortak bir seviyeye çekilmesi. 🌈

Dünyanın teknolojik gelişmeler ve bilgiye erişim açısından altın çağını yaşadığı iddia edilse de kadın ve kız çocuğu hakları gibi temel insan haklarını baz alan başlıklar hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Cinsiyet ayrımcılığı sadece geri kalmış toplumlarda değil, gelişmiş ülkelerde de aşılması gereken bir sorun. Öyle ki son on yılda kız çocuklarının eğitime katılma oranına ait rakamlar umut verse de, kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet vakalarındaki önlenemez artış bu güzel gelişmeyi gölgede bırakıyor. 

SKA’nın beşinci maddesi, güçlü bir toplumun kadın ve kız çocuklarının hayatın her alanına dahil olmasıyla meydana gelebileceğini savunuyor ve cinsiyet eşitsizliğini aşmak adına çalışmalar gerçekleştiriyor. İş hayatında, toplumsal hayatta veya eğitimde kadın ve kız çocuklarına karşı gösterilen ayrıştırıcı tavrın ortadan kaldırılması, sürdürülebilir kalkınmayı hızlandıracak ana etkenlerin arasında gösteriliyor. 

  1.       Temiz Su ve Sanitasyon 

💧 Gelecek nesillerin de resimlerinde evin önünde akan mavi dere çizebilmesi için.

Hedef, 2030 yılına kadar sulak alanların ve ekosistemin korunması adına yapılan çalışmalarla birlikte temiz suya erişim ve sanitasyon hakkını herkes için erişilebilir kılmak. 🌈

Bu gidişle gelecek nesiller Dünya’nın dörtte üçünün sularla kaplı olduğu bilgisini sadece tarih kitaplarından okuyacak. Yaklaşık 3.8 milyar yıldır gezegenimizde var olan sıvı hâldeki su, geçtiğimiz yüzyıl ile beraber endüstri faaliyetlerinin artmasıyla en karanlık çağını yaşıyor.

İnsanlık üzerinde geniş çaplı bir etkisi bulunan su kıtlığı dünyanın %40’ını doğrudan etkiliyor. İklim değişikliğinin de tuz biber olduğu bu verilerin ilerleyen dönemde kuraklık ve çölleşmeye yol açacak olması 2030 yılına kadar herkesin güvenli ve erişilebilir içme suyuna ulaşabilmesi hayalini baltalayacakmış gibi görünüyor. Temiz Su ve Sanitasyon maddesi, su kıtlığının olası etkilerinin hafifletmek için devletleri alt yapıya yatırım yapmak, sıhhi tesisleri inşa etmek ve hijyeni teşvik etmek gibi faal önlemler almaya teşvik ediyor. 

Bu noktada bir girişimden bahsetmek isteriz. Google’ın veri ihlallerinden sonra tercih edilebilecek arama motorlarından biri olan giveWater internette arama yaparak temiz su sağlamanıza imkân tanıyor. Arama yaptığınızda ücretli bir reklama tıkladığınız takdirde, kurum buradan oluşan geliri temiz su sağlamak için çalışan organizasyonlara bağışlıyor. 

  1.       Erişilebilir ve Temiz Enerji 

💡 Milyonlarca yıl önce yaşayıp fosilleşen canlılar ile vedalaşma vaktimiz geldi de geçiyor.

Hedef, 2030 yılına kadar küresel çapta temiz enerji kullanımını yaygınlaştırmak ve sürdürülebilir enerji sistemleriyle elektriği dünyanın her yerinde erişilebilir kılmak. 🌈

Sürdürülebilir ve eşit kalkınmanın ön koşullarından biri de dünya genelinde güvenilir enerjiye erişim. Her geçen gün artan dünya nüfusu ucuz enerjiye erişimin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bunun yanı sıra küresel ekonominin fosil yakıt tüketimi üzerinden ilerlemesi ve bu nedenle karbon emisyonunun her geçen gün artması, devletleri sürdürülebilir enerji kaynakları bulmaya mecbur bırakıyor. 

Erişilebilir ve Temiz Enerji kapsamında, 2030 yılına kadar tüm dünyanın güvenli ve temiz enerjiye erişim sağlayabilmesi için devletlerin güneş veya rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara yaptığı yatırımları artırması gerekiyor. Bu doğrultuda harekete geçen Danimarka, tüm Kuzey Denizi petrol ve doğal gaz üretimini ve aramalarını 2050 yılı itibariyle durdurmayı planlıyor. Aynı zamanda 2033 yılına kadar dünyanın ilk enerji adasını kurmayı planıyla diğer dünya ülkeleri için önemli bir örnek teşkil ediyor.  

  1.       İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme

🤝 Küresel kalkınma ancak hepimizin dahil olduğu bir model ile bir hayal olmaktan çıkabilir.

Hedef, 2030 yılına kadar devletlerin tüm cinsiyetler için verimli, üretken ve insana yakışır iş imkânı ve ortamı sağlayabilmesi. 🌈

BM verilerine göre pandemi döneminde insanlığın Büyük Buhran’dan beri karşılaştığı en yüksek ekonomik gerginlik oranıyla karşı karşıyayız. Her ne kadar son 25 yıla göre işçiler arası aşırı yoksulluk oranları azalsa da, iş imkânlarındaki artış nüfustaki işgücü artışıyla dengeli değil. Bu nedenle özellikle gelişmekte olan ülkelerde fırsat eşitsizliği makası hızla açılmaya devam ediyor. 

İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme maddesi, artan istihdam ile sürdürülebilir ekonomi modellerinin oturtulmasının yanı sıra teknolojik gelişmeler ile desteklenmiş verimli bir iş ortamı sunmayı savunuyor. 

  1.       Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı

⭐️ Kırsalın da taşını toprağını altın kılmak mümkün mü?

Hedef, 2030 yılına kadar hem dijital eşitsizliği gidererek bilgiye erişimin yolunu açarken hem de sürdürülebilir sanayileşme yolunda yerel altyapılara yatırımı artırmak. 🌈

İçinde yaşadığımız dönemde kırsaldan kentlere doğru yaşanan göçlerdeki önlenemez artış, şehir hayatında altyapı çalışmalarının artırılmasını gerektiriyor. Altyapı yatırımı ve yenilik, sadece kentlerde toplumsal hayatı kolaylaştırmakla kalmıyor, istihdam açısından da büyük önem arz ediyor. 

Teknolojinin enerji verimliliğine olumlu etkisi, yeni iş alanları yaratma gücü gibi hem çevresel hem de toplumsal gerekliliklere parmak basması dokuzuncu madde kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerin önemini artırıyor. Şu bilgiyi vermeden geçmeyelim, dünyada %90’ı gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere internet erişimine sahip olmayan 4 milyar insan mevcut. Sürdürülebilir teknolojileri yaygınlaştırmanın en önemli önkoşulları olan bilimsel araştırma ve teknolojik yatırımlar, böylesine bir fırsat eşitsizliğinin gölgesinde gerçekleştirilebilir mi?

  1.   Eşitsizliklerin Azaltılması

-siz bir dünya ideali.

-’den önceki boşluğu istediğiniz gibi doldurabilirsiniz. Sınıfsız, cinsiyetsiz, engelsiz, etnik kökensiz… Dünya vatandaşı olmaya giden yol, yıllardır bizi tanımlayan kalıp sıfatları sırtımızdan atmakla başlıyor.

Hedef, 2030 yılına kadar, cinsiyet, ırk, etnik köken, yaş, din gibi faktörler fark etmeksizin küresel gelir dağılımını eşit paylaşım standartlarına getirmek. 🌈

Şu ana kadar neredeyse her maddede fırsat eşitsizliği ve sebep olduğu sonuçlara değindik. İçinde eşitsizlik ifadesini barındıran her kavram, ülkelerin ve dolayısıyla dünyanın ekonomik kalkınmasının önünde bir engel olarak konumlanıyor. Bu nedenle, Eşitsizliklerin Azaltılması maddesi kapsamında BM hedefi, ırk veya cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanlığın ekonomik düzene katkı sağladığı bir dünya. Küresel çözümler gerektiren küresel bir sorun olan gelir eşitsizliği, tüm devletlerin katılımıyla ortak aksiyon gerektiren bir sorun olarak karşımıza geliyor. 

  1.   Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar 

☘️ Yaşadığımız kentleri herkes adına eşit, erişilebilir ve yaşanabilir kılmak için…

Hedef, 2030 yılına kadar kentsel dönüşüm faaliyetlerinin tamamlanması, şehirlerin sürdürülebilir çözümler ile geliştirilmesi ve herkese güvenli barınma imkânı sağlanması. 🌈

Kentsel hayat hem gündelik hayatımıza hem de toplumsal yaşama direkt etkisiyle sürdürülebilir düzenlemeler doğrultusunda iyileştirilmesi gereken alanların başını çekiyor. Dokuzuncu maddede de belirttiğimiz üzere kırsaldan kente doğru göçlerin artmasıyla yaşanan nüfus artışı trafik sorunu gibi gündelik problemlerin kronikleşmesine yol açıyor. Sadece biçimsel sorunlar değil, kentlerdeki artan iş gücüne karşın istihdam oranının düşük kalması da yoksulluk problemini tekrar oyuna sokuyor. 

Kentsel yaşam alanlarımızın inşasını ve yönetimini sürdürülebilirlik kaygısıyla yürütmek, söz konusu problemlerin ortadan kalkması adına önemli bir adım.

  1.   Sorumlu Üretim ve Tüketim 

🛠 “Tüket, üret, tüket, üret” zincirinin modası geçti. Yeni moda “Atma onar, tüketme üret!”

Hedef, 2030 yılına kadar bireysel atık miktarının azaltılması, verimli tedarik zincirleri kurulması ve kaynak kullanımını normalleştirmek. 🌈  

Dijital hayatın normalleşmesi reklamcılık faaliyetlerini de umulmadık bir şekilde yönlendirdi. Bu yönlenmeyle doğan tüketim çılgınlığı da dünya genelinde başka bir eşitsizlik alanının doğmasına sebep oluyor. Dünya nüfusunun bir kısmı durdurulamaz bir tüketim açlığı ve israf içerisindeyken, belirli bir kesim temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak kadar düşük tüketim oranlarında seyrediyor. Bilinçsiz tüketim, aynı zamanda sebep olduğu atık sorunuyla çevresel açıdan da olumsuz bir etki oluşturuyor. 

2050’ye kadar Dünya’yı paylaşan 9,6 milyar olursak, alıştığımız yaşam tarzımızı sürdürmek ve ihtiyacımız doğal kaynakları sağlamak için iki gezegen daha kiralayabilir miyiz? Hiç sanmıyoruz.

  1.   İklim Eylemi 

💚 Yeşili görmek, yeşili sevmek, yeşili sürdürmek.

Hedef, 2030 yılına kadar iklim değişikliği ile mücadele için küresel bir aksiyon almak. 🌈

İklim eylemi, belki de sürdürülebilirlik çatısı altında tüm dünyanın ortak fikir ortaya koyduğu tek başlık olabilir. Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre 2020 yılındaki küresel karbon emisyonu miktarı 2019’dakine göre yüzde 2 artış gösterdi. Öyle ki küresel karbon emisyonu, pandemi nedeniyle uygulanan kısıtlamalardan dolayı neredeyse II. Dünya Savaşı döneminden bu yana gördüğü en düşük rakamlara gerilemişti. 

İklim krizi sadece gelecekte yol açabileceği sonuçlar ile değil, bugün yarattığı dengesizlikler ile de insanlığı olumsuz etkiliyor. Dezavantajlı bölgelerde hızla artan beklenmedik doğal afetlerin yıkıcı sonuçları toplumları derinden sarsıyor. Paris Antlaşması gibi toplumsal düzenlemeleri destekleyen İklim Eylemi, olabildiğince çok ülkenin sıfır karbon emisyonu seviyesine ulaşmasını destekliyor.  

  1.   Sudaki Yaşam 

🌊 Sudan çıkıp evrimleştikten sonra geride bıraktıklarımızı onarmak adına…

Hedef, 2030 yılına kadar deniz ve kıyı ekosistemlerini sürdürülebilir yöntemlerle korumak ve sulardaki biyoçeşitliliğin korunması için adımlar atmak. 🌈

Geçtiğimiz yıllarda Marmara Denizi’nde yaşananlar dünya genelindeki su kaynaklarının durumuna ışık tutar nitelikte. Dünya nüfusunun 3 milyardan fazlasının geçimini sağlayan sudaki biyo-çeşitlilik, kontrolsüz avlanma ve su kirliliği gibi etkenler nedeniyle kırmızı alarm veriyor. Deniz ve kıyı ekosistemlerinin geleceği için atık salınımına engel olmak, biyoçeşitliliği korumak adına kontrollü ve sürdürülebilir avlanma şekillerini benimsemek sularımızın geleceği için büyük önem arz ediyor.

  1.   Karasal Yaşam 

🌱 Bastığın yere iyi bakacak mısın?

Hedef, 2030 yılına kadar kara ekosistemlerinin sürdürülebilir yöntemlerle korunmasını sağlamak. 🌈

Her ne kadar kendimizi etçil toplumlar olduğumuzu iddia etsek de bitkiler besin kaynaklarımızın %80’ini oluşturuyor. Günümüzde yaşanan toprak bozunmasıyla ekilebilir alanların azalması, nitelikli gıdaya erişimin önünde de büyük bir engel oluşturuyor. Aynı zamanda ormanların tahrip edilmesiyle, pek çok canlı doğal yaşam alanından mahrum kalıyor veya hayatını kaybediyor. İklim krizinin sebepleri arasında da yer alan ormansızlaşma sorunu tüm insanlığın aciliyetle müdahale etmesi gereken bir sorun olarak karşımıza geliyor. 

  1.   Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar 

⚖️ Sıradaki maddemiz dünya barışı için gelsin.

Hedef, 2030 yılına kadar şiddetin her biçiminin azaltıldığı ve hükûmetlerin toplum ve bireyler için güvenilir insan hakları çözümleri sunduğu bir dünya. 🌈

Şu ana kadar saydığımız maddelerin hepsi temel insan hak ve özgürlüklerini temel alıyor. Bu hak ve özgürlüklerin var olabilmesi için de barış ve istikrar ortamının tüm vatandaşlara eşit olarak sağlanması gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınmanın altın anahtarı olan insan hakları ve hukuk, ne yazık ki dünyanın her yerinde eşit olarak uygulanmıyor. Hukukun gerektiği şekilde işlemediği toplumlarda cinsel şiddet, suç, istismar gibi toplumun refah düzeyini düşüren eylemlerin artış göstermesi kaçınılmaz hale geliyor. Oysa adalet herkes için eşit işlemeli, sorumlu kurumlar şeffaf, hesap verebilir ve kapsayıcı davranmalı. SKA amaçlarının 16. maddesi küresel kapsamda bu yaklaşımı hedefliyor.

 

  1.   Amaçlar İçin Ortaklıklar

🌎 Bu dünya hepimizin!

Hedef, 2030 yılına kadar insanı merkeze alan, ortak değerler üzerine kurulu ve hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacak ulusal işbirlikleri oluşturmak. 🌈

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, ancak küresel ortaklık ve işbirliği için güçlü taahhüt ile gerçekleştirilebilir. Teknolojinin gelişmesiyle artan bilgi erişimi ve paylaşımı, dünya devletlerinin birbirinden kopuk bir düzende var olmasını imkansız hale getiriyor. Bu ortaklık kültürünün hem küresel hem de yerel düzeyde uygulanması, geri kalan 16 SKA maddesinin uygulanabilirliğini artıracağı için eşitlikçi bir dünya adına büyük önem teşkil ediyor.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın tek başına var olmak yerine bir zincirin halkalarını oluşturması, amaçladığımız ideal küresel topluma ancak tüm dünya vatandaşlarının katılımı ile ulaşabileceğimiz gerçeğine dair ipuçları veriyor. Hem dünyada hem de toplumsal düzende açtığımız yaraları değiştirmeden onarmak için yaşamın her alanında bu maddeleri göz önünde bulundurmak geleceğimiz adına fayda sağlayabilir. Sürdürülebilirlik, sadece dünyanın veya toplumların yaralarını sarmak için sarıldığımız bir çözüm yolu değil yaşamın genelinde benimseyerek içine atıldığımız bir düzen olmalı. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları da; sosyoekonomik dengenin sağlandığı, ırk ve cinsiyet gibi faktörlerden doğan eşitsizliklerin ortadan kaldırıldığı gerçekten yaşamaya değer bir dünya vadediyor.