Skip to main content

Bir koli yumurta satın alırken karşı karşıya kaldığımız önemli bir yol ayrımı var: Yumurtanız serbest gezen tavuktan mı olsun, yoksa sağlıksız kafes ortamındaki tavuklardan mı? Aslında organik ve sağlıksız, yenilebilir ve yenilmese daha iyi gibi tanımlamalar ile ayrılan gıda endüstrisinin güvensizlik ortamı bu gibi sorularda ortaya çıkıyor.

Ambalajın üzerine “serbest gezen tavuk” yazıldığında kaçımız bunun gerçekliğine inanıyor? Gıda endüstrisinde yaşanan aldatmaların tüketicileri sürekli ikilemde bırakması, benzer etiketlerin sorgulanmasına yol açıyor. Avustralyalı bir üretici olan Honest Eggs Co. tavuklara özel olarak tasarlanan ve bir nevi adım ölçer işlevi gören FitChix ile müşterilerine gerçek veriler sunmayı hedefliyor. “Dürüst yumurtalar”dan, gerçekten “dürüst yumurtalar.” Gıdaya bu kadar güveniyor muyuz?

Yediğine iyi bak

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın ikincisi olan Açlığa Son maddesi, gıda güvensizliğinin neden olabileceği problemlere değiniyor. Gıda Güvensizliği Deneyimi Ölçeği’ne (Food Insecurity Experience Scale – FIES) göre özellikle dezavantajlı bölgelerde nüfusun büyük bir çoğunluğu güvenli gıdaya erişim sıkıntısı çekiyor.

Kaynak: Unsplash

Gıda güvenliği, 1996 Dünya Gıda Zirvesi’nde “tüm insanların, her zaman, aktif ve sağlıklı bir yaşam için beslenme ihtiyaçlarını ve gıda tercihlerini karşılayan yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik erişiminin olması” şeklinde tanımlandı. Dört ana kola ayrılan güvenli gıda kavramını şu şekilde ele alabiliriz:

Gıdanın fiziksel mevcudiyeti

Dünyanın çok büyük bir kısmı açlık sorunuyla mücadele ediyor. Özellikle çocuk açlığının dezavantajlı bölgelerde yaygınlaşması, büyük oranda gıda güvensizliğinin ilk aşaması olan “fiziksel mevcudiyet” maddesinden kaynaklanıyor. Gıda güvenliğinin arz tarafına dayanan fiziksel mevcudiyet, gıda üretimi düzeyi, stok seviyeleri ve net ticaret ile belirleniyor. Özellikle yakın zamanlı Covid-19 pandemisinin ekonomik yansımaları gıda fiyatlarının artmasına, akabinde fiziksel mevcudiyet sorunu yaşayan kesimin genişlemesine yol açtı. Hatta sayısal veri olarak ele almamız gerekirse akut gıda güvensizliği yaşayan insan sayısının 2019’da 135 milyonken Haziran 2022’de 82 ülkede 345 milyona yükseldiğini söyleyebiliriz.

Gıdaya ekonomik ve fiziksel erişim

Gıdaya fiziksel erişim gerekliliğinin sağlanması, bir bölgede ya da bir ülkede her hanenin gıdaya ulaşabildiği anlamına gelmiyor. İkinci aşamada yer alan ekonomik erişim şartı; gıda güvenliği hedeflerine ulaşılmasında gelirler, harcamalar, pazarlar ve fiyatlara daha fazla odaklanan bir politika ile çiziliyor.

Gıda kullanımı

Gıdaya erişim sağlandıktan sonra ise bireylerin beslenme alışkanlıklarında güvenli ve sağlıklı bir hale dönüşmesi bekleniyor. Güvenli ve sağlıklı gıda kullanımını genellikle vücudun gıdadaki çeşitli besinlerden en iyi şekilde yararlanma şekli olarak açıklayabiliriz. Bireylerin yeterli enerji ve besin alımı, iyi bakım ve beslenme uygulamaları, gıda hazırlama, diyet çeşitliliği ve gıdanın hane içi dağılımının bir çıktısı. Tüketilen gıdanın iyi biyolojik kullanımı ile birleştiğinde bu, bireylerin beslenme durumunu belirliyor ve aslında günün sonunda Açlığa Son maddesinin dokunduğu dezavantajlı grupların daralması için önemli bir rol oynuyor.

Mevcudiyet, erişim ve kullanım maddelerin zaman içindeki istikrarı

Tam olarak güvenli gıdaya erişimden söz edebilmemiz için tek gereklilik yukarıdaki maddelerin sağlanması değil. Asıl gereklilik yukarıda sıraladığımız madde ve açıklamaların belirli bir zaman içinde kesilmeden ve eksilmeden sağlanabiliyor olması. Bugün gıda alımınız yeterli olsa bile, gıdaya periyodik olarak yetersiz erişiminiz varsa ve beslenme durumunuzun bozulma riskini alıyorsanız, yine de gıda güvensiz olarak kabul edilirsiniz. Olumsuz hava koşulları, siyasi istikrarsızlık ya da ekonomik faktörler (işsizlik, artan gıda fiyatları) gıda güvenliği durumunuzu derinden etkileyebilir. Bu nedenle gıda güvenliği hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için dört boyutun da eş zamanlı ve istikrarlı olarak yerine getirilmesi oldukça önemli.

Küresel ısınma faktörü

Ukrayna’daki savaş ve Covid-19 pandemisi gibi ekonomiyi dengesizleştiren durumların dışında küresel ısınma faktörü uzun süredir gıda güvensizliğini besliyordu. Hava modellerini ve iklim normallerini etkileyerek kuralığa, yoğun yağışlara ve ısı dalgalanmalarına yol açan küresel ısınma için milyonlarca insanı gıda güvensizliğine iten en büyük sebeplerden biri diyebiliriz.

Gıda üretimine etkiyen mevsimler parametreler dışında gıda üretimi süreçlerinin de iklim krizini beslemesi büyük bir çıkmaz yaratıyor. Küresel gıda sistemi yakın zamanlı sera gazı emisyonlarının yaklaşık üçte birinden sorumlu. Yani enerji sektöründen sonra iklim krizine sebep olan sektörlerin başını çekiyor. Gıda üretimi aynı zamanda metan ve biyolojik çeşitlilik kaybının da bir numaralı kaynağı olarak konumlanıyor. 

Özetle etiketlerin ve tavuk adımölçerlerinin de ötesinde gıda güvenliği küresel çapta önemli bir sorun olarak karşımıza geliyor. Görünürde temiz içerikli ürünleri, takılan çip ya da araç ile sağlığından emin olduğumuz (!) hayvanları görsek bile hâlâ temel nedenlerden dolayı gıdaya erişim sağlayamayan milyonlar olduğunun farkındayız. Bu noktada hem ulusal hem de küresel bazda hükûmetlerin belirli aksiyonlar alması ve hem ekonomik hem de iklimsel krizin etkilerini hafifletmeye yönelik çalışmalar gerçekleştirmesi gerekiyor. Gerekli çözümler gerçekleştirilmeden, gıda güvensizliğinin en yüksek olduğu bölgeler başta olmak üzere milyonlarca insanın açlıkla mücadele etmeye devam edeceğini ve bu sayının hızla artış göstereceğini öngörmek zor değil.

*Çözüm önerilerine ve tarım değişikliğine uyum sağlamanın yollarına bir sonraki içeriğimizde değineceğiz.